Yeni salgın endişesi!

Yeni salgın endişesi!

Dünya yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisiyle mücadele ederken, bilim insanları salgın hastalıklara neden olabilecek diğer virüsleri inceliyor. İklim değişikliği, habitat yıkımı ve plastik kirliliği ve kentleşme gibi nedenlerin yeni virüsleri ve farklı bir potansiyel pandemi tehdidini her geçen gün arttırdığı belirtiliyor.

Uzmanlar, yaptıkları araştırmalara dayanarak kendilerini en çok endişendirenlerden birinin nipah virüsü olduğunu açıkladı. Aşısı ve tedavi bulunmayan hastalıığın ölüm oranı salgının ortaya çıktığı bölgeye göre yüzde 40 ile75 arasında değişiyor ve uzun kuluçka süresi nedeniyle çok fazla insanın enfekte olmasına yol açıyor.

Dünya genelinde 90 milyonu aşkın kişinin enfekte olmasına ve 2 milyonu aşkın kişinin hayatını kaybetmesine neden olan yeni tip corona virüs pandemisi çoğu insanı şaşırttı, ama herkesi değil. Bilim insanları yıllardır, salgın bir hastalığın ortaya çıkacağına dair uyardılar. 

Yeni ortaya çıkan hastalıkların yüzde 75’i hayvanlardan insanlara geçiyor, yani çoğu zoonatik. Çin’deki bir hayvan marketinde satılan  pangolinlerden kaynaklandığı düşünülen Covid-19 da farklı değildi. Ancak Covid-19 gibi, zoonotik hastalıklar da kendi eylemlerimiz nedeniyle insanlar için daha riskli hale geliyor. İklim, yaban hayatı yaşam alanlarına tecavüz ve küresel seyahat üzerindeki etkimiz, hayvan kaynaklı hastalıkların dolaşımına yardımcı oldu. Kentleşme, aşırı nüfus ve küresel ticaret ile birleştiğinde, bilim insanları gelecek yıllarda bizi farklı pandemilerin beklediği görüşünde. 

NİPAH VİRÜSÜ POTANSİYEL BİR SALGINA NEDEN OLABİLİR

Araştırmacılar, Güneydoğu Asya’da  tespit edilen Nipah virüsünün (NiV) gelecek yıllarda yeni bir salgının başlatabilme potansiyeli olduğunu düşünüyor. Ölüm oranı yüzde 75’e kadar çıkan hastalığın aşısı bulunmuyor. 

Wuhan’daki yeni tip corona virüs örnekleri ilk inceleyenlerden bir olan Taylandlı virolog,  Supaporn Wacharapluesadee, Bangkok’taki Thai Kızılhaçı Gelişen Bulaşıcı Hastalık-Sağlık Bilimleri Merkezini yönetiyor. Son 10 yıldır ise hayvanlardan insanlara sıçrayabilen hastalıkları tespit etmek ve durdurmak için dünya çapındaki Predict projesinde yer alıyor. Ancak, dünya Covid-19 ile boğuşurken bile, Wacharapluesadee şimdiden bir sonraki salgının peşinde…

Binlerce yarasayı incelediği kariyeri oyunca, Wacharapluesadee ve meslektaşları birçok yeni corona virüs virüs türü keşfetti. Ancak, bilim insanı bunlar arasında kendisini en çok endişendireninin Nipah virüsü olduğunu açıkladı. 

ÖLÜM ORANI YÜZDE 40-75 ARASINDA DEĞİŞİYOR

Meyve yarasalarının Nipah virüsünün doğal konağı olduğunu belirten Wacharapluesadee, “Nipah virüsünün  tedavisi yok ve yüksek ölüm oranına neden oluyor. Salgının nerede meydana geldiğine bağlı olarak ölüm oranı yüzde 40 ile yüzde 75 arasında değişiyor” ifadelerini kullandı.

Wacharapluesadee, şu anda dünyada yaklaşık 700 insanın Nipah virüse yakalandığının tahmin edildiğini ve enfekte olanların yüzde 50 ile 75’inin öldüğünü açıkladı.

DSÖ’NÜN LİSTESİNDE İLK 10’DA

Bununla birlikte, Wacharapluesadee endişesinde yalnız değil. Her yıl, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) araştırma ve geliştirme fonlarına nasıl öncelik verileceğine karar vermek için halk sağlığı acil durumlarına neden olabilecek geniş bir bulaşıcı hastalık listesini değerlendiriyor. Nipah virüsü ise listenin ilk 10’unda yer alıyor. 

UZUN KULUÇKA SÜRESİ YAYILMA HIZINI ARTIRIYOR

Nipah virüsünün bu kadar önemli ve enşice uyandırıcı olmasının birkaç nedeni var: Hastalığın uzun kuluçka süresi (45 gün), enfekte bir kişinin hasta olduğunu fark etmeden onu yayması için bolca fırsat olduğu anlamına geliyor. İkincisi,  farklı türdeki hayvanları enfekte ediyor  ve bu da hastalığın yayılma olasılığını artırıyor. Ayrıca doğrudan temas yoluyla ya da kontamine yiyecek tüketilerek hastalık bulaşabiliyor.

Bunun birlikte, Nipah virüsüne yakalanan biri  öksürük, boğaz ağrısı, ağrı, yorgunluk ve nöbetlere ve ölüme neden olabilen beyin şişmesi  gibi solunum semptomları yaşıyor. 

SALGIN HASTALIKLARIN NEDENİ HABİTAT YIKIMI

1998’de Malezya’daki bir Nipah virüsü salgını 100’den fazla kişiyi öldürdü. Araştırmacılar, orman yangınlarının ve yerel kuraklığın yarasaları doğal ortamlarından çıkardığı ve onları meyve ağaçlarına ve domuzlarla aynı çiftliklerde yetişen ağaçlara doğru yönlendirdiği sonucuna vardı. Stres altındaki yarasaların ise  daha fazla virüs yaydığı görüldü. Yer değiştirmeye zorlanma ve normalde etkileşime girmeyecekleri bir türle yakın temas halinde olma durumu, virüsün yaralardan domuzlara ve daha sonra çiftçilere sıçramasına izin verdi.

Diğer taraftan Asya, dünyadaki tropikal ormanların yaklaşık yüzde 15’ine ev sahipliği yapıyor, ve kıtada biyoçeşitlilik kaybı ve ormansızlaşma had safhada yaşanıyor. Yıkımın çoğu, ormanların hurma yağı gibi ürünler tahrip edilmesi ve yeni kentsel alanların oluşturulmasından kaynaklanıyor.  

Yaşam alanları tahrip edilen yarasalar ise bir evin çatısı gibi yeni barınma alanları buluyor.  Virolog Veasna Duong, “Yarasa habitatının yok edilmesi ve avlanma yoluyla insanların müdahalesi, onları yeni tünekler aramaya itiyor. Yarasalar bir meyve aramak için 100 kilometreye kadar ziyaret edebilir. Ancak yarasalar, Nipah, Ebola, Sars ve Covid-19 gibi bir dizi kötü hastalık barındırıyor” dedi. 

YARASALARI ÖLDÜRMEK ÇÖZÜM DEĞİL 

Peki yarasalar bu kadar tehlikeli hastalıklar barındırıyorlarsa onları yok etsek sorun çözülmez mi? Predict Projesi’nin laboratuvar müdürü Tracey Goldstein, “Yarasalar çok önemli ekolojik roller oynuyor. 500’den fazla bitki türünü tozlaştırıyorlar. Ayrıca böcekleri kontrol altında tutmaya yardımcı oluyorlar, örneğin sivrisinek yiyerek sıtmayı azaltarak insanlarda hastalık kontrolünde çok önemli bir rol oynuyorlar” ifadelerinin kullanarak yarasaların biyoçeşitlik ve insan sapğlığındaki önemine dikkat çekti. 

Ayrıca,  yarasaların öldürülmesinin çok tehlikeli sonuçlarını olacağını vurgulayan Golstein, “Sayıları azalttığınızda bir popülasyonun yaptığı şey daha fazla yavruya  sahip olmaktır. Hayvanları öldürerek riski artırırsınız, çünkü virüs yayan canlıların sayısını artırırsınız” dedi.

Öte yandan, Nipah virüsü çok tehlikeli olduğu için  dünyanın dört bir yanındaki hükümetler tarafından biyoterörizm potansiyeline sahip olduğu düşünülüyor ve  yalnızca bir avuç laboratuvarın onu kültürlemesine, büyütmesine ve depolamasına izin veriliyor.

Sosyal Medyada Paylaş
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ