Tatar:”Herkese eşit maaş verilmesi gibi bir durum yok”
Başbakan Ersin Tatar, hükümetin korona virüs nedeniyle üç aylık bir paket hazırlayarak yürürlüğe koyduğunu, her türlü gelişmeye karşı da planları olduğunu kaydederek, “Herkese eşit maaş verilmesi veya 2 bin TL ödenmesi gibi bir durum yoktur, olmayacaktır” dedi.
Kısmi sokağa çıkma yasağının kaldırılması ve sektörlerin kademeli olarak açılması tartışmalarına da değinen Tatar, “Önce sağlık, sonra ekonomi dedik. Hiç acelemiz yoktur. Ne gün uygunsa o gün gereken açılımlar yapılacak. Tüm kurullarımızın, sektörlerimizin, uzmanların görüşlerini dinleyecek, dünyaya kulak verecek konuyu Bakanlar Kurulu’muzda değerlendireceğiz. Okullarsa çok yoğun olarak bulunulan yerler. Okulların açılması en son gündeme gelecektir” şeklinde konuştu.
Türk Ajansı Kıbrıs’a (T.A.K) açıklamalarda bulunan Tatar, 50 adet solunum cihazının temini için KDV dahil 6 milyon 400 bin TL’lik ihaleye çıkıldığını, ihalenin sonuçlandığını belirtti.
Ersin Tatar, “Önümüzdeki bir hafta içerisinde cihazların tesliminin yapılması bekleniyor” dedi.
Türkiye’nin KKTC’ye olukça yüklü miktarda ve yaşamsal öneme sahip sağlık malzemesi gönderdiğini belirten Tatar, “Kimse merak etmesin, yanlış yorumlar yapmasın. Biz, Türkiye’nin diğer ihtiyaçlarımızın giderilmesi için de elinden gelenin en iyisini yapacağına eminiz” şeklinde konuştu.
Kriz yönetiminde çok başlılık eleştirilerine de cevap veren Tatar, “Çok başlılık yoktur. Karar yeri hükümettir. Kararı veren benim kabinemdir. Uygulamayı yapan Başbakanlıktır, ilgili Bakan arkadaşlarım ve bürokratlarıdır. Buralarda görev yapan arkadaşlar arasında zaman zaman görüş ayrılıkları olabilir. Doğaldır. Bunu büyütmemek lazımdır. Muhalefet yapmış olmak için muhalefet yapmak doğru değildir” şeklinde konuştu.
Tatar, önümüzdeki günlerde basın toplantısı düzenleyerek COVİD-19 konusunda yapılan çalışmaları detaylı şekilde açıklayacağını da kaydetti.
Tatar, “Ben bunu kader olarak görüyorum, halkımıza böylesi bir dönemde hizmet etmeyi kutsal bir görev olarak görüyorum. Bu dönem siyaset, hamaset dönemi değildir. Bir ölüm-kalım mücadelesi söz konusudur ve inşallah bu mücadeleyi birlik beraberlik içinde en az zararla atlatacak, mutlaka aydınlık, güzel günler göreceğiz. Buna yürekten inanıyorum” dedi.
“GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORUZ. GÜNÜN ÇOK BÜYÜK BÖLÜMÜ BAŞBAKANLIK’TAYIM
Tatar, ilk Covid-19 tanısından bu güne gelinen aşamayı noktayı şu sözlerle değerlendirdi:
“Aralık ayında Çin’de ilk görüldüğünden beri Corova virüsünün nereye kadar yayılacağını birçok kişi gibi ben de medyadan takip ediyordum. Şubat ayından itibaren İran’da, Yunanistan, Fransa ve İspanya’da yaygın olarak görüldükten sonra günün birinde biz de gelebileceği gerçeğini kendi kendime düşünmeye başladım. Bizde ise 10 Mart’ta yani bundan bir ay önce bir Alman turist ateşlenince hastaneye başvurdu ve ülkemizde ilk kez bir Covid-19 vakası ortaya çıkmış oldu. Biz o gün bugündür hükümet olarak çok yoğun bir şekilde bu salgının mümkün olan en az sıkıntıyı ülkemizde yaratması için tabiri caizse gece gündüz çalışıyoruz. Ben, nerdeyse günün çok büyük bölümünü Başbakanlık’ta geçiriyorum.”
“VAKALAR YATAY BİR SEYİR İZLİYORSA HALKIMIZIN ROLÜ BÜYÜK
Sadece kendilerinin değil sağlık çalışanlarının, polisin, belediyelerin ve muhtarların da görev başında olduğunu kaydeden Tatar, şöyle devam etti:
“BRT, TAK, medyamız, bazı devlet dairelerimiz ve çalışanları, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığımız ve personeli, Kızılay’ımız, birçok sivil toplum örgütümüz, marketlerimiz, eczanelerimiz, benzin istasyonlarımız, tarım kesimimiz, üreticimiz, tedarikçilerimiz, gözetim yerleri olarak hizmet veren otellerimiz, yurtlarımız, Yakın Doğu Hastanesi, Kolan Hastanesi, siyasi partilerimizin, milletvekillerimizin de bu süreçte çok özverili önemli hizmetleri vardır. Tümüne candan teşekkür ediyorum. Tüm emek veren sağlık çalışanlarımız bana göre gerçekten her türlü övgüyü hak eden kahramandır. Tabii ki halkımıza da teşekkür ediyorum. Bugün eğer Covid-19 salgın vakaları ülkemizde yatay bir seyir izliyorsa bunda halkımızın kararlara uyması, gösterdiği duyarlılık ve titizliğin büyük rolü vardır.”
“KARARLAR, BİLİMSEL GÖRÜŞLER VE ÖNERİLER GÖZETİLEREK ALINDI”
İlk tanının konduğu 10 Mart’tan bu yana, Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri ışığında KKTC Başbakanlık Bilim Kurulu, Sağlık Bakanlığı Danışma Kurulu ve son dönemlerde oluşturulan Başbakanlık Covid-19’la Mücadele Konseyi’nin görüş ve önerilerini de gözeterek aldıkları kararlara değinen Başbakan, şunları aktardı:
“KKTC’nin istisnai durumlar dışında gerek Türkiye gerekse diğer ülkelerle tüm bağlantıları kesildi. Güney Kıbrıs ile KKTC arasındaki tüm sınır kapıları kapatıldı. Barış Gücü’ne verilen geçiş izinleri de Cumartesi gecesinden itibaren durduruldu. Elzem servisler ve belirli dairler dışındaki tüm kamu çalışma yerleri ile okullar tatil edildi. Bankalar, eczaneler, benzin istasyonları, marketler, fırınlar, su temin edenler, kasaplar, belirli bir tarım kesimi dışındaki tüm yerlerde faaliyetler durduruldu. Tüm sportif, sanatsal kültürel aktiviteleri sonlandırıldı. Ülkemizde kalan 800’ü aşkın Alman, İngiliz, İsveçli turist için 21 günü bulan otelde gözetim süreci uygulandı, 31’i hastanemizde tedavi edildi, 2’si ise yaşamını yitirdi. Bu turistlerin tamamı daha sonra ülkelerine gönderildi. İngiltere ve Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelerden ağırlıklı öğrenci olmak üzere yaklaşık bin100 vatandaşımız, kardeşimiz, ülkeye taşındı bunların 600’ü aşkını 15 gün gözetim altında tutulduktan sonra evlerine uğurlandı, yaklaşık 500 kişisi ise halen gözetim altındadır. Önce kısmi sokağa çıkma yasağı ilan edildi, sonra tüm ülkede saat 21.00’den sabah 06.00’ya tam sokağa çıkma yasağı uygulanmaya başlandı. Buna, 5 Nisan tarihinden bu yana ilçeler arası seyahat kısıtlaması ile Lapta ve Alsancak köylerine giriş ve çıkışların polis kontrolü altına alınması eklendi. Karpaz’da 5 yerleşim yerinde 15 gün süreyle özel karantina uygulaması yapıldı. Bu uygulama son alınan Bakanlar Kurulu kararı ile üç yerleşim birimimize indirgendi ( Yeni Erenköy, Sipahi ve Dipkarpaz)”
“HALKIMIZA BÖYLE BİR DÖNEMDE HİZMET ETMEYİ KADER VE KUTSAL BİR GÖREV OLARAK GÖRÜYORUM”
Bu kararlar ve uygulamalarla birlikte bir takım zorlukların da ortaya çıktığını kaydeden, “Bunların aşılması için de önemli kararlar aldık” diyen Başbakan Tatar, şöyle devam etti:
“Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerimizin yönetimleri dahil tüm kesimlerle, paydaşlarla görüştükten, uzmanlarımızla değerlendirdikten sonra Bakanlar Kurulumuzun onayı ile 25 Mart tarihinde 35 maddeden oluşan ‘Toplumsal Dayanışma için Birinci Ekonomik Tedbirler ve Destek Paketi’mizi bir basın toplantısı ile açıkladık. Ardından bazı revize kararları aldık. Tüm Bakanlıklarımız ve Bakanlarımız bu dönemde kendi alanları ile ilgili sorunların aşılması için büyük gayret gösterdiler ve göstermeye devam ediyorlar. Tüm kabine arkadaşlarıma, bizlere destek veren milletvekillerimize, bürokratlarımıza da ayrıca ve özellikle teşekkür ediyorum. Önümüzdeki günlerde bir basın toplantısı düzenleyerek yapılan çalışmaları detaylı bir şekilde açıklayacağım ama şunun altını çizmek istiyorum: Yüz yılda, hatta belki de daha uzun sürede ortaya çıkan bir salgın bizim iktidar dönemimize denk gelmiştir. Ben bunu kader olarak görüyorum, halkımıza böylesi bir dönemde hizmet etmeyi kutsal bir görev olarak görüyorum. Bu dönem siyaset, hamaset dönemi değildir. Bir ölüm-kalım mücadelesi söz konusudur ve inşallah bu mücadeleyi birlik beraberlik içinde en az zararla atlatacak, mutlaka aydınlık, güzel günler göreceğiz. Buna yürekten inanıyorum.”
“ÇOK BAŞLILIK YOK… KARAR YERİ HÜKÜMETTİR. KARARI VEREN BENİM KABİNEMDİR. UYGULAMAYI YAPAN BAŞBAKANLIKTIR”
Bazı kesimlerin ve muhalefetten krizi iyi yönetilemediği, çok başlılık olduğu yönündeki eleştirileri konusunda da açıklama yapan Başbakan Tatar, şunları kaydetti:
“Benim bir çalışma şeklim var; Çok kesimden, kişiden görüş alırım, dinlerim… Bakan arkadaşlarımın, bürokratlarımızın, uzmanların, bilen kişilerin firiklerine, çalışmalarına, oluşturduğumuz kurullardan gelen önerilere büyük önem ve değer veririm. Sonuçta ise ortak akılla bir karar verilmesini sağlamaya çalışırım. Ama kimse aksine bir yorum yapmasın, boşuna suyu bulandırıp balık avlayabileceğini zannetmesin. Çok başlılık asla yoktur. Başbakanlık nedir? Ne yapmam gerekir iyi bilirim. Ağırlığımı koymam gereken yerde koyarım. Başbakanlık’ta bir afet ve kriz yönetimi var. Ben bu olay ortaya çıktıktan sonra Başbakanlık bünyesinde tüm üniversitelerimize yazılı çağrıda bulunulmasını sağlayarak bir Bilim Kurulu oluşmasını sağladım. Ardından, gelen talepler ve öneriler üzerine Başbakanlık Covid-19’la Mücadele Konseyi’ni kurduk. Sağlık Bakanlığı kendi bünyesinde bir Danışma Kurulu oluşturdu. Bütün bu kurulları büyük bir zenginlik ve toplumsal kazanç, ciddi bir gücümüz olarak görüyor görev yapan herkese teşekkür ediyorum. Buralardan bize çok faydalı görüş ve öneriler gelmekte ve biz bunlardan yararlanmaktayız. Ama altını çiziyorum; Karar yeri hükümettir. Kararı veren benim kabinemdir. Uygulamayı yapan Başbakanlık’tır, ilgili Bakan arkadaşlarım ve bürokratlarıdır. Buralarda görev yapan arkadaşlar arasında zaman zaman görüş ayrılıkları olabilir. Doğaldır. Bunu büyütmemek lazımdır. Muhalefet yapmış olmak için muhalefet yapmak doğru değildir.”
“MEMLEKETİN NABZINI ÇOK İYİ TUTUYORUM”
Halkın içinden geldiğini, hala ülkenin her yanından her gün insanların kendisini aradığını söyleyen Ersin Tatar, “Memleketin nabzını çok iyi tutarım. Hükümetimiz bu işi bugüne kadar başarı ile götürmektedir ve halkımız bunun farkındadır, takdir etmektedir” dedi.
Bugüne kadar korona virüsün KKTC için bilançosunun, maliyetinin ne olduğu, devletin bu dönem için ayırdığı kaynağın, yaptığı başlıca harcamalar ne kadar olduğu konusundaki soruyu da yanıtlayan Başbakan Tatar, şunları aktardı:
“Devlet gelirlerimiz tabii ki çok gerileyecektir. Sektörlerin, kamunun büyük ölçüde durmasının tabii ki önemli bir bedeli olacaktır. Bu yönde tabii ki çalışılıyor ama henüz net bir tablo ortaya çıkmamıştır. İlk etapta Covid-19 tehdidiyle mücadele için yapılacak çalışmalarda kullanılmak amacıyla diğer bütçe ödeneklerinden tasarruf edilerek 30.000.000 TL iç kaynak yaratılmıştır.
Gözetim( karantina) amaçlı harcamalar için şu ana kadar 1,778,200 TL´lik harcama, maske, tulum, kimyasal eldiven ve önem arz eden tıbbi malzemelerin temini amacıyla 1, 115,200.-TL. harcama yetkisi verilmiştir.50 adet solunum cihazı temini için KDV dahil 6,400,000.-TL.´lik ihaleye çıkılmış olup ihale sonuçlanmıştır. Önümüzdeki bir hafta içerisinde cihazların tesliminin yapılması beklenmektedir.”
“HİÇ ACELEMİZ YOK. ÖNCE SAĞLIK, SONRA EKONOMİ”
“17 Nisan’dan sonra bazı yerler açılmaya başlanacak mı?” sorusuna yönelikse Tatar, şunları söyledi:
“Hiç acelemiz yoktur. Önce sağlık, sonra ekonomi dedik. Tüm kurullarımızın, sektörlerimizin, uzmanların görüşlerini dinleyecek, dünyaya kulak verecek konuyu Bakanlar Kurulumuzda değerlendireceğiz. Daha önce de bazı programlarda ifade ettiğim üzere düşük yoğunlukta ve Covid-19’un gerektirdiği tedbirlerle çalışılması şartı ile bazı dairelerimizi açmak istiyoruz. Restoranlardan ve halkımızın belirli bir bölümünden yine Covid-19’la mücadelemize olumsuz etki yapmayacak şekilde paket servislerine başlanması yönünde talep vardır. İnşaat sektörü ve ona paralel çalışan yerlerin faaliyete geçmesi için Müteahhitler Birliği ve iş insanlarımızla görüştük ancak esas olan sağlıktır. Ne gün uygunsa o gün gereken açılımlar yapılacaktır.
30 Nisan’dan sonrasıyla ve eğitime başlama tarihiyle ilgili soru soru üzerine Başbakan Tatar, “Okullar çok yoğun olarak bulunulan yerlerdir. Dolayısı ise okulların açılması en son gündeme gelecektir” dedi
Tatar, şunları da kaydetti:
“Eğitim Bakanlığımız uzaktan eğitim konusunda öğretmenlerimizin de özverisi ile bir çaba ortaya koymuştur ama tabii ki yüz yüze eğitimdeki kaybın giderilmesi mutlaka gerekecektir. Peki bu ne zaman ve nasıl olacak? Bu da yine salgın tehdidinin aşılmasına bağlıdır. Ancak kimse merak etmesin, Başbakan olarak herkesin hakkını almasına gösterdiğim hassasiyet kadar öğrencilerimizin de eğitim olarak hak ettikleri hizmeti almaları için üzerimize düşeni mutlaka yerine getireceğimiz konusunda gereken tavrı ortaya koyacağım. İnanıyorum ki öğretmenlerimiz, Bakanlığımız da çocuklarımızın bir kayıp yaşamasını asla istemezler.”
“ERKEN VE DOĞRU KARARLAR ALDIK”
Güney Kıbrıs’taki can kaybı ve vaka sayısının hatırlatılması üzerine, KKTC’de seyrin yatay gittiğini yineleyen Tatar, bu yatay seyirde hükümetin kararları ile halkın tutumunun önem arz ettiğini belirtti.
Tatar, şunları kaydetti:
“Biz erken ve doğru kararlar aldık. Ciddiyetle konuya yaklaştık. Halkımızla iyi diyalog kurduk. Bilinçli, titiz bir halka sahibiz. İstisna bazı sorumsuzlar dışında halkımız kurallara harfiyen uydu. Sağlık çalışanlarımız çok özverili ve hassas çalışarak hizmet verdi. Pozitif çıkan kişilerin temas ettiği kişiler sansasyon yaratmadan, o kişileri rahatsız etmeden çok iyi takip edildi. Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi kısa süre önce önemli bir yangın yaşamasına rağmen, oradaki personel çok büyük bir gayretle pozitif vakaları kontrol altına aldı, hasta olanların çoğunu iyileştirdi. Kolan hastanesini Devlet Hastanesi yaptık o da önemli hizmetler verdi. Diğer hastanelerimiz, YDÜ Hastanesi de bu dönemde unutulmayacak hizmetler yaptılar.
“BU KRİZİ BİR FIRSATA DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”
Ekonominin normale dönmesi ne zaman mümkün olacağı konusundaki soruyu da yanıtlayan Başbakan, şunları belirtti:
“Tüm dünya ekonomisi bu salgından çok büyük ölçünde etkilendi. Salgın hala devam ediyor. Türkiye’miz inşallah en az sıkıntı ile bu süreci atlatacaktır. Bizim için en önemli kapı Türkiye kapısıdır. Rum tarafı da önemli ama asıl önemli olan, öğrencilerimizin, turistlerimizin geldiği, ticaret yaptığımız yer Anavatan Türkiye. Dolayısı ile ekonomimizin eski günlere dönmesi sadece bize bağlı değildir. Ancak biz dışa açılmadan önce içeride bir şeyler yapmak, başarmak zorundayız. Bu krizi bir fırsata dönüştürmeliyiz. Nedir bu? Yerli üretimi, yerli tüketimi, yerli istihdamı ön plana çıkarmaktır. Nasıl olacak? Halkımızın bilinci, iş insanlarımızın anlayış ve gayreti, Devletin teşvikleri ile olacak. Bunun için çalışmalar yapmaya başladık.”
“KİMSE MERAK ETMESİN, YANLIŞ YORUMLAR YAPMASIN”
Türkiye’nin korona virüsle mücadele çerçevesinde bir paket hazırlığı olduğunun hatırlatılması ve gelişmelerin sorulması üzerine Tatar, şunları belirtti:
“Kıbrıs Türk halkı bir azınlık olma noktasına devlet olma noktasına Anavatan Türkiye’ye güvenerek, ondan destek alarak verdiği özgürlük ve varoluş mücadelesi, azmi, kararlığı ile gelmiştir.
Anavatan Türkiye dün olduğu gibi bugün de yanımızdadır. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan daha salgının başladığı ilk günlerde beni arayarak bizzat bana bunu ifade etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay’la sürekli diyaloğumuz vardır. Maliye Bakanı Berat Albayrak ve Yardımcısı ile de görüştüm. Heyetlerimiz arası görüşmeler de her zaman olduğu gibi düzenli olarak yapılmaktadır. Sayın Büyükelçi ve ekibi ile de birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Kimse merak etmesin, yanlış yorumlar yapmasın; Türkiye bize olukça yüklü miktarda ve yaşamsal öneme sahip sağlık malzemesi zaten göndermiştir ve diğer ihtiyaçlarımızın giderilmesi için de elinden gelenin en iyisini yapacağına biz eminiz.”
“HERKESE EŞİT MAAŞ VERİLMESİ VEYA 2 BİN TL ÖDENMESİ GİBİ BİR DURUM YOK, OLMAYACAK”
Basında yer alan” herkese asgari ücret verilecek, herkes eşit maaş alacak gibi” açıklamaların sorulması üzerine Tatar, “Söylediklerim geçerlidir. Biz üç aylık bir program ortaya koyduk. Bir duruş sergiledik. Beklentimiz bu süreç içinde normalleşmenin başlamasıdır ama her türlü gelişmeye karşı da planımız vardır. Net söylüyorum; Herkese eşit maaş verilmesi veya 2 bin TL ödenmesi gibi bir durum yoktur. Olmayacaktır.”
“BEN GELECEKTEN UMUTLUYUM”
Krizden çıkarılması gereken dersler ve dünyada sözü edilen yapısal değişiklikle ilgili de değerlendirmede bulunan Tatar, şunları belirtti:
“Birçok kişi gibi ben de Covid-19 sonrası hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünüyorum. Dijital gelişmeler artık çok daha fazla iş yaşamına ve ekonomiye girecektir. Bu ise üretim ve üretim ilişkilerini, tüketim ve tüketim ilişkilerini yeniden şekillendirecektir. Evden çalışma, üretim her halde iş yaşamında daha etkin olacaktır. Alım-satım işleri her halde daha fazla internet üzerinden olacaktır. Uzaktan eğitim her ne kadar da yüz yüze eğitimin yerini asla alamayacak olsa da daha üzerinde durulur hale gelecektir. Tıp hizmetleri de önemli ölçünde internete kayacaktır. KKTC olarak biz de bu değişimlere ayak uydurmak zorundayız. Bir kere her şeyden önce iletişim alt yapımızı çağdaş bir seviyeye çekmeliyiz. Millet 5-G’den söz ederken biz seyirci kalamayız. Kamumuzu etkin verimli hale getirmek, özel sektörün ekonominiz içindeki hacmini büyütmek mecburiyetindeyiz. Kısacası, yapacak çok şey var… Ama önce sağlık. Evde kalalım, kurallara uyalım. Ben gelecekten umutluyum. Hıza geriye giden ekonomilerin, salgın atlatıldıktan sonra hıza yukarı çıkacağını düşünüyorum.”