Kan Donduran İfadeler:“Ağzınızı sıkı tutun, 25 sene hapis yatarsınız”

Kan Donduran İfadeler:“Ağzınızı sıkı tutun, 25 sene hapis yatarsınız”

Polis Müfettişi Erkan Yahat mahkemede, Nijeryalı üniversite öğrencisi Kennedy Taomwabwa Dede’yi kaçırdıkları Çanakkale Göledi’nde döverek öldüren sanıkların gönüllü ifadelerini okudu

HEPSİ DE NİDAİ ŞANLI’YI İŞARET EDİYOR… Polis Müfettişi Erkan Yahat’ın tek tek okuduğu gönüllü ifadelerde sanıkların tümü de, olayın azmettiricisinin sanık 1 olan Nidai Şanlı olduğunu söylüyor ve Şanlı’nın durdurulamadığını anlatıyor. Nidai Şanlı ise ifadesinde, parasını alamadığı için kızdığını ve Dede’yi bunun için kaçırdığını, döverek elektro şok verdiğini kabul ediyor ancak, bir süre sonra bıraktığını, öldürmediğini iddia ediyor. Sedef BOŞNAK Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi’nde, dövülerek zorla evinden kaçırdıktan sonra, götürüldüğü Çanakkale Göledi’nde de ciddi şekilde darp edilip öldürülen 28 yaşındaki Nijerya uyruklu üniversite öğrencisi Kennedy Taomwabwa Dede’nin cinayet duruşması devam ediyor. Başkan Fatma Şenol, Kıdemli Yargıç Ayşen Toroslu ve Yargıç Hazan Aksun’dan oluşan Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin baktığı davanın dünkü celsesinde, İddia Makamı Başsavcılık adına davayı yürüten Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, cinayetinin perde gerisini araştıran deneyimli tahkikat subayı Müfettiş Erkan Yahat’ı tanık kürsüsüne çağırdı. Polis Müfettişi Yahat, bir önceki celsede yarım kalan yeminli şahadetine dün devam etti ve Nidai Şanlı, Ozan Körkurt, Onur Körkurt, Simge Dağdur ve Zekeriya Kurucu isimli genç sanıklardan aldığı gönüllü ifadeleri tek tek mahkemeye okudu. “Ağzınızı sıkı tutun, 25 sene hapis yatarsınız” Müfettiş Erkan Yahat,  ilk gönüllü ifadeyi Ozan Körkurt’tan temin ettiğini belirterek, Ozan’ın abisi Onur tarafından telefoniyen aranıp, acele evden çıkmasını söylediğini, Ozan’ın da “Ben Nidai’yle küsüm gelmem” demesi üzerine Onur’un, “Abimin elinde büyüdün, hemen çık” demesinden sonra yola çıktığını dile getirdi. Ozan’ın ifadesini aktaran Erkan Yahat, şöyle dedi: “Zekeriya, abim Onur, Simge ve Burcu ile gelip beni aldı. Altı boş bir apartmanın önünde durduk. Nidai de oradaydı. Aydan da Nidai’nin aracında baygındı. Nidai yanımıza geldi. ‘Kızlar araçtan insin’ dedi. Simge ve Burcu bulunduğum araçtan indi ve Nidai ‘Toplandılar bizi beklerler. Korkan arabadan insin’ dedi. Nidai arabaya bindi, Zekeriya aracı sürdü. Geldiğimiz yoldan geri dönüp, Kali Land’da çıkan düz yoldan sağa dönüp, yolun solunda bir apartmanın önünde durduk. Nidai araçtan indi, bana sen de gel dedi. Araçtan indim, araçta, Zekeriya ve abim Onur kalmıştı. Nidai önde ben de arkasından apartmana girdik, 1’inci kata çıktığımızda, Nidai bana burada kal, ses duyarsan abinlere çağır gelsinler dedi. Bekledim, aradan 1-2 dakika sonra, Nidai, yanındaki erkek şahısla geldi. Nidai, bu şahsa devamlı vuruyordu. Şahıs yüksek sesle bağırıyordu. Nidai, “Where is the money? diye sordu. Birlikte yanıma geldiler, bana tut kaçmasın dedi. Ben de siyahi şahsı arkasından tuttum. Işık yoktu, siyahi şahıs bağırıyordu, aşağıya indik. Nidai yine vuruyordu. Bu kez aracın önüne oturdum. Nidai de siyahi şahısla arkaya oturdu. Nidai, siyahi şahsı araca zorla koydu. Aşağıya indiğimizde, Zekeriya ve abim aracın dışındaydı. Abim Onur’un, Nidai’ye, siyahi şahsı araca koyması için ayağından tutarak yardım ettiğini gördüm. Kızları bıraktığımız yere gittik. Nidai bana sen araçtan in dedi, Aydan yerde baygındı. Nidai bizi takip et dedi. Aydan’ı Nidai’nin aracına koyup, Zekeriya’nın aracını takip ettim, dere içerisine ağaçlık yoldan gittik. Buraya ilk defa gitmiştim, dere içinde su vardı, burada hepimiz, araçlardan indik. Abim, siyahi şahsı tutuyordu. Nidai bu şahsa bağırıp, yumruk vuruyordu. Bir cihazla elektrik şoku veriyordu. Bir ara hem Nidai’nin, hem abimin hem de Simge’nin, siyahi şahsa vurduklarını gördüm. Zekeriya ise yanımda dururdu. Siyahi şahıs yere suyun yanına düşmüştü. Işık tutarken, yine abim, Nidai ve Simge bu şahsa vurmaktaydı. Burcu arayıp, çok korktuğunu söyleyince, ışığı abime verip, toprak alana gittim. Arkamdan Zekeriya da geldi. Suyun kenarında bağırışmalar devam ederdi. Yukarıdan baktığımda, siyahi şahsa Simge’nin taşla vurduğunu, Nidai’nin elektirik şoku ile şok vermeye devam ettiğini, abimin ise bu şahsı tuttuğunu görmüştüm. Geri gittiğimde, artık yeter diye bağırdım. Nidai’nin, baygın olan siyahi şahsın kotunu çıkartmaya çalıştığını gördüm. O ara herkes oradan uzaklaştı ve araçlara bindik. Geldiğimiz yerden çıkıp, Nidai’nin evine gittik. Nidai pizza çağırdı ve yedik. Çamur olan elbiselerimizi değiştik. Ertesi gün Onur’un isteği üzerine Nidai’nin evine gittim. Abimin aracı evin önündeydi, hemen abim, Simge ve Aydan araca bindiler. Burcu’yu indirdik, Zekeriya’yı evinden aldık, Güvercinlik’te sanayide boş bir alanda durduk. Burada Aydan bize, polise giderseniz, hepiniz 25 sene hapise gidersiniz. Polise kolaylık olur, bir şey yapıp yapmamanız önemli değil, orada bulunmamız yeter dedi. Burada Aydan, siyahi şahsın öldüğünü söyleyerek, ağzımızı sıkı tutmamızı söyledi. Oradan ayrılıp, Zekeriya’nın evine gittik. Ben ve Zekeriya eve indik. Bu arada polis aradı ve bizi gelip aldılar.” “Nidai, bıraksın diye sırtına taşla vurdum” Müfettiş, Simge Dağdur’un, gölette, Nidai’nin siyahi adamı, sürükleyerek araçtan çıkarttığını, göl kenarına götürüp burada ciddi şekilde dövdüğünü anlatan 6 sayfalık gönüllü ifadesini mahkemeye sunup, ifadeyi okudu: “Nidai, arka koltuktan hızlı bir şekilde birisini çekip, toprak alana düşürdü ve yerde sürükleyerek çekti. Zekeriya, Onur ve Ozan, Nidai’ye bakarken, Nidai ‘Gelin, yardım edin. Bu adam adanın en hızlı koşucusudur, kaçarsa tutamam’ dedi. Nidai, siyahi gencin kafasına kafasına vuruyordu. Elinde kıvılcım çıkartan, çat çat sesler çıkartan bir alet vardı. Bu aleti, zenci şahsa dokunduruyordu. Nidai kendisinden geçmişti, zenci şahsı çok kötü dövüyordu. Ayaklarıyla, dirsekleriyle kafasına vuruyordu. Zenci şahıs please, please, help me diye bağırıyordu. Ancak Nidai hiç aldırmadı. Bu şahsın, ağzına, yüzüne tekmeler atıyordu. Bir ara, ben yanına gittim, abi yeter yeter diye bağıdım. Ama hiç dinlemedi. Çamurlu sulu bir yerdi. Ozan ve Onur da bağırıyordu. Ama Nidai hiç durmazdı. Nidai, Ozan ve Onur’a elektrik şok vermeye çalıştı, ben de yerden taş alıp, Nidai’nin arkasına 2-3 kez vurdum. Abi bırak diye bağırdım. Ölecek dedim. Nidai vurmaya devam etti. Kendinden geçmiş vaziyetteydi.” “Kennedy’ye vurup, şok verirdim” Nidai’nin arkadaşı Mustafa Savtekin’in, bilgisi dahilinde Güney Kıbrıs’a geçip, pişman olup teslim olmak isteyen Nidai Şanlı’yı getirdiğini kaydeden Erkan Yahat, “Pişman olduğum için geldim. Her şeyi anlatayım” diyen Nidai Şanlı’dan temin ettiği 9 sayfalık ifadeyi mahkemeye aktardı: “Arkadaşım aracılığıyla tanıdığım Kennedy’den alacağım vardı. Olay günü, Türkiye’deki arkadaşımın ‘paranı verecek’ diye mesaj atması üzerine, Kennedy’nin söylediği yere gittim, bekledim gelmedi. Bunun üzerine, oradan ayrılıp Aydan’ı aldım ve Kennedy’nin kaldığı apartmana gittim. Yalnızca Onur’u aramıştım ama diğerleri de geldi. Kapıyı çaldım. İçeriden biri Who is this? diye selendi. Ben de Pizza diye selenince, kapıyı açtı. Param nerede dedim. Sorry, no money diye bir şeyler söyleyince gel diye elimle işaret ettim. Gelmek istemedi, önüme aldım. Ozan da bana yardım etti, apartman önüne indik. Aparman önünde yere yattı. Çırpınıp kafasını yere vuruyordu. Kucaklayıp, Onur’un yardımıyla arka koltuğa koyup, araçla kızların olduğu yerden gölede gittik. Her iki araçtaki Aydan dışındaki herkes araçtan indi. Ben ve Onur, Kennedy’i suyun başlangıcına götürdüm. Burada aramızda itişme kakışma oldu. Önce ben ve Onur vurdu. Arkamdan Zekeriya, Ozan ve Simge de gelip vurdu. Elimde hem el feneri olan hem de hafif şok veren ses çıkartan bir alet vardı, bunu Kennedy’ye tutup gelişi güzel yerlerine şok verirdim. Yaklaşık 20-30 dakika kaldık. Bu sürede, Kennedy’nin vücudunun her yerine ellerimiz ve ayaklarımız ile vurduk. Hepimizin üzeri sırılsıklam, ayakkabılarımız çamur olmuştu. Kennedy, suyun üzerine düşmüştü. Kennedy, bağırarak yardım isterdi. Tamam yeter, daha fazla vurmaya gerek yok. Vurursak bir şey olacak dedim ve onlar da bıraktı. Evime gittik, orada konuştuk. Üzerimizi değiştik, çamaşırları yıkadım. Zekeriya üzerini değişmedi. Aydan ayılınca ona olanları anlattım.” Önce aracı sonra tek tek sanıkları buldu Müfettiş Erkan Yahat,  29 Ocak 2018’de saat 21.45’te meydana gelen cinayet sonrası yaptığı araştırma, soruşturma ve tespitleri tek tek mahkemeye aktardı ve maktulün dövülerek zorla kaçırıldığı, GU 042 plakalı aracın, Zekeriya Kurucu’ya ait olduğunu belirleyip, evine gittiğini dile getirdi. Erkan Yahat, aracı, Baykal bölgesindeki konu ikametgahın yan tarafında park halinde tespit ettikten sonra, ikametgahta bulunan Ayşe Kurucu ve Türkan Ateş’ten yaptığı soruşturmada, Zekeriya Kurucu’nun 29 Ocak 2018’de, yeğeni Nidai Şanlı’yla birlikte olduğunu öğrendiğinden söz etti. Her iki şahsı da aranan şahıs olarak ilan ettikten sonra, telefoniyen ulaştığı Zekeriya Kurucu’ya, beraberindeki Ozan Körkurt ile birlikte, Gazimağusa’daki bir işyeri önünde ulaştığını, ihtar tahtında sorduğu sorulara aldığı yanıtlar sonrasında, her iki sanığı da müdürlüğe sevk ettiğini belirtti. Meseleye bağlantısı olan diğer sanıkları da aranan şahıs ilan ettiğini belirten müfettiş, önce Simge Dağdur’un evine gittiğini, buraya Burcu Çelik’in geldiğini, Simge’nin eve geleceğini öğrendiğini ancak yarım saat beklemesine karşın kimsenin gelmediğini ifade etti ve ekledi: “Burcu’ya ihtar tahtında suçlarını bildirdim ve ‘Abi benim alakam yok. Ben hiçbir şey yapmadım’ cevabını aldım. Akabinde, meseleyle ilgili Nidai Şanlı, Onur Körkurt, Simge Dağdur, Aydan Kızıltaç ile ilgili mahkemeye başvurarak adı edilenler için derdest emri temin ettim” dedi. Erkan Yahat, Zekeriya Kurucu ve Ozan Körkurt’tan ifade temin edildiğini ve adı edilenlere suçlarının bildirildiğini belirterek, aldığı yanıtları aktarıp, maktulün cesedini, kız kardeşinin teşhis etmesini de sağladığından söz etti. “Göletten sonra, Nidai’nin evinde pizza yediler” Cinayet sonrası tüm zanlıların göletten ayrılıp, Nidai Şanlı’nın evine giderek üzerlerindeki tüm elbise ve ayakkabıları değiştirdiğini söyleyen müfettiş, Zekeriya Kurucu, Ozan Körkurt ve Burcu Çelik’i, 30 Ocak 2018’de tespit edip mahkemeye çıkarttığını hatırlattı. Erkan Yahat, 31 Ocak 2018’de, zanlı Aydan Sel’i Pile köyünde tespit ettiklerini, Onur Körkurt ve Simge Dağdur’un da pişmanlıklarını dile getirip, Beyarmudu Kara Giriş Kapısı’na giderek teslim olduklarından söz etti. Müfettiş, Onur Körkurt’un sorgulandığı esnada, olay gecesi giydikleri kıyafetleri sakladıkları yeri kendisine söylediğini, Burcu Çelik ve Simge Dağdur’a ait elbise ve ayakkabıları, Gazimağusa’da bir apartmanın tavanında bulup emare zapt ettiğini dile getirdi. “Ölüm saati, otopsiden 32-36 saat önce” Müfettiş Erkan Yahat, göl kenarında bulunan maktulün cesedi üzerinde, 31 Ocak 2018’de, Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde, Adli Tıp Uzmanı İdris Deniz tarafından, Müfettiş Hilmi Sonoğlu’nun huzurunda otopsi yapılmasını sağladığını anlattı. Erkan Yahat, 09.40-11.50 saatleri arasında yapılan otopsi esnasında alınan emareleri, otopsi raporunu ve ölüm belgesini de teslim aldığını söyledi ve raporda yaptığı incelemeye göre şöyle dedi: “Dede’nin ölüm sebebinin künt, kafa ve göğüs travması sonucu ile gelişen beyin kanaması olduğunu öğrendim. Ölüm saati ise, otopsinin başlama saati, yani 09.40, dikkate alındığında, 32-36 saat önce olabileceğini tespit ettim. Yaptığım hesaplamada, yine otopsi başlama saati dikkate alındığında, 36 saat öncesinin 29 Ocak 2018 tarihinin 21.40 raddelerinde, 32 saat öncesinin ise 30 Ocak 2018 tarihinin 00.40 raddelerine denk geldiğini tespit ettim.” “Nidai Şanlı, maktulü tanıyan Anıl Adalı’yla görüştü” Müfettiş ayrıca, Nidai Şanlı’nın, Anıl Adalı isimli kişiyle görüştüğünü tespit ettiğini söyledi ve Türkiye’de olan Anıl Adalı’ya telefoniyen ulaştığını belirterek, meseleyle ilgili bildiklerini anlatması için Anıl Adalı’nın Türkiye’deki polise ifade vermesini sağladığını anlattı. Müfettiş, şahadetinin devamında, tüm sanıklara yazılı dava tebliğ ettiğini belirtti ve tutukladığı Aydan Sel ile B.Ç.’in adam öldürme meselesiyle bağlantısı olmadığını tespit etmesi üzerine bu kişilere bağlantılı oldukları suçlarla ilgili dava okuyup teminatla serbest bırakılmasını sağladığını söyledi. Diğer sanıkların da mahkeme emri gereği hükümsüz tutuklu olarak cezaevine gönderildiğini anlatan Erkan Yahat, temin ettiği doktor raporlarını, yazılı dava tebliğlerini mahkemeye sırasıyla emare sundu, böylece dava süresince sunulan emare sayısı 194’e yükseldi. Mesai bitimi nedeniyle mahkeme, davayı, kaldığı yerden dinlemek üzere 2 Aralık Pazartesi gününe erteledi.

Sosyal Medyada Paylaş
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ