Fidan, Türkiye’nin Şam Büyükelçiliğinin yarından itibaren faaliyete geçeceğini açıkladı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “(Esed’in çöktüğü günler) Minimum can kaybı olması için 2 önemli aktör (Rusya-İran) ile görüşmeler sürdürerek bunun kansız bir şekilde olmasının yolunu açtık.” dedi.
Fidan, katıldığı NTV canlı yayınında, dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı.
Suriye’de muhalefetin üstün cesareti ve kararlılığıyla devrik Beşşar Esed rejimine karşı ilerleyen bir harekat yapıldığını belirten Fidan, “Biz buradan minimum can kaybı olması için buranın iki önemli kinetik güç kullanabilecek aktör (Rusya ve İran) ile odaklı görüşmeler sürdürerek, bunun kansız bir şekilde olmasının yolunu açtık.” değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) önceden hakimiyet altında tuttuğu alanlarda 5 milyon Suriyeliyi yönettiğini dile getirerek, “Sadece İdlib’de 4 milyon Suriyeli kardeşimiz vardı. 4 milyon Suriyeliye geçtiğimiz 5-6 yıl içerisinde belediyecilik hizmetleri, eğitim hizmetleri, temel hizmetler, ulaşım gibi birçok konuda hizmet verme konusunda tecrübeleri oldu.” diye konuştu.
“Suriye’nin artık hakim milli bir hükümeti var. Bunlar gelecekler. YPG tanımazlar bunlar, başka güç de tanımazlar. Kendi toprağını, kendi egemenliğini geri alır.” ifadelerini kullanan Fidan, Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan bölgeye giden PKK’lı teröristlerin, petrol çıkartıp kaçakçılarla Kuzey Irak üzerinden dünyaya satmasını ve bundan gelir elde ederek örgüt yönetmesini kimsenin kabul etmeyeceğini kaydetti.
Fidan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunda Suriye yönetimine ve halkına güvendiğini vurgulayarak, “Herkes kendi yuvasına dönmek ister muhakkak. Oradaki şartlar iyileştikçe, burada bir devamlılık olduğu duygusu oluştukça ben geri dönüşlerin tabii ki artacağına inanıyorum.” dedi.
Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı olarak görevlendirilen Burhan Köroğlu ve ekibinin bugün Şam’a doğru yola çıktığını belirten Bakan Fidan, Büyükelçiliğin yarın faaliyete geçeceğini aktardı.
Fidan, İsrail’in, Suriye’deki yeni yönetimin elindeki imkan ve kabiliyetleri yok etmek için bir strateji geliştirdiğini paylaşarak, “Bence bu strateji çok tehlikeli. Bu strateji büyük bir provokasyona yol açabilir. Bunu göz ardı ediyorlar. Her şey bu kadar güllük gülistanlık gitmeyebilir. Onun için kendilerine haber yolladık. Artık provokasyondan vazgeçin, Suriye yönetiminin kontrolü altında bulunan yerleri bombalamaktan vazgeçin.” diye konuştu.
Fidan, İsrail’in Suriye’de “gerekli gördüğü zaman” havadan ve karadan operasyon yapabileceği bir alan açmayı istediğini vurgulayarak, bunun İsrail’in askeri planlaması olduğunu söyledi.
“Biz sorundan önce de Suriye halkının iyiliğini istiyorduk”
Suriye’de iç savaşın 2011’de başladığını hatırlatan Fidan, Suriye halkının yanlış yönetimden kaynaklanan eksikliği ve baskıyı protesto ettiğini, ardından da iç savaşın başladığını söyledi.
Fidan, iç savaşın Türkiye’nin yanı başında olduğu için, terörizme ve diğer karşıtlıklara karşı bir refleks geliştirmesi gerektiğini belirterek, “Devletimiz krizin başından beri bütün organlarıyla bu krizi çok yakından takip etti.” dedi.
“Suriye’yi düşünmediğim hiçbir mesai günüm, başka normal günüm de olmadı.” diyen Fidan, bu konunun her zaman Türkiye’nin gündeminde olduğunun altını çizdi.
Fidan, Suriye konusunun çok katmanlı olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu konunun her zaman arkasında durduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Biz de profesyonel bütün metotları geliştirerek bu krizi hem uluslararası ortaklarımızla, hem yerel ortaklarımızla yürütmeye çalıştık. Biz bir sorunla karşılaştığımız zaman, bizim niyetimiz ve politikamız belliydi. Biz sorundan önce de Suriye halkının iyiliğini istiyorduk.”
Fidan, zaman zaman karamsar noktaya gelindiği anlar olduğunu kaydederek, Halep’in düşmesi ve bir takım kuşatmaların yaşanması gibi dönemlerde çok kritik stratejik kararlar alınması gerektiğinin altını çizdi.
Bu süreçte terörle mücadelede atılan adımlara değinen Fidan, yapılan operasyonları anlattı ve aynı zamanda Türkiye’nin Rusya, ABD ve İran gibi aktörlerle de bir ilişki tarzı geliştirdiğine dikkati çekti.
Suriye Milli Ordusu
Suriye Milli Ordusu’nun kurulduğu döneme değinen Fidan, Suriye halkının krizin ilk başladığı andan itibaren kendini örgütlemeye başladığını ve Özgür Suriye Ordusu’nu kurduğunu hatırlattı.
Fidan, 2016’ya kadar Özgür Suriye Ordusunun faaliyetlerin sürdürdüğünü hatırlatarak, Astana süreci başladıktan sonra Suriye’nin Dostları Platformu’nun her zaman Suriye muhalefetinin yanında olduğunu kaydetti.
Ancak bir müddet sonra, ABD’nin fikir değiştirmesiyle hem bölgedeki hem de Avrupa’daki bazı aktörlerin alandaki stratejilerini değiştirdiğini söyleyen Fidan, “Stratejiyi, muhalefetin aktif desteklenmesinden DEAŞ’la mücadeleye kaydırdılar. Bu daha sonra onlar için inanılmaz derecede jeo-stratejik problemler çıkardı. Başka yerde de etkilerini gördüler.” diye konuştu.
Fidan, “O zamanda söylemiştik, ‘Siz burada bu adımı atarsanız Ruslar bunu okur ve başka yerde başka adım atarlar, kurtulamazsınız bundan.’ Ama dar görüşlülük zaten çaresi olan bir hastalık değil. Maalesef dinlemediler ve başka bir yerde başka daha büyük bir problemle şu anda baş başalar.” ifadelerini kullandı.
O dönemde Özgür Suriye Ordusu’nun, Suriye Milli Ordusu’na dönüştürüldüğünü söyleyen Fidan, Türkiye’nin Suriye halkının yanında olduğunu açıkladığını anımsattı.
Fidan, Türkiye için önemli hususlar olduğunu vurgulayarak, “Biz Suriye’deki savaştan dolayı milyonlarca insanın evini terk etmesinden dolayı ev sahipliği yaptık. Bu sayı da artabilirdi, Suriye Milli Ordusu’nun dost unsurlarının hakimiyeti altında kalan bölgelerde 5 milyon Suriyeli kardeşimiz yaşıyordu.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’de o dönem Suriye muhalefetiyle ilişkilerin Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından yürütüldüğüne işaret eden Fidan, şunları kaydetti:
“Bunu Türkiye’nin içindeki emperyal hizmetçiler biliyordu, FETÖ. Uluslararası çevreleri memnun etme adına bunu yaptılar. Biliyorsunuz MİT tırlarını, muhalefete, Türkmenlere yardım götüren MİT tırlarını DEAŞ’a silah götürülüyor propagandası adı altında Batı’ya bunu servis etmeyi, bu şekilde Batı’dan ve uluslararası kamuoyundan kendine destek alıp, Türkiye’deki iktidarı korsan bir şekilde ele geçirme operasyonuna bunu alet etmeye çalıştılar. Bunun içerisinde maalesef Jandarma Komutanlığı içerisindeki FETÖ’cü teröristler rol aldılar.”
Bakan Fidan, Suriye meselesinin sadece Suriye sahasında değil Türkiye’nin içinde de fiili ve siyasi mücadelesinin verildiği bir konu olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esed’e çağrıları
Esed rejiminin bitmek ve tükenmek üzere olduğunun daha önce Türkiye tarafından görüldüğünü kaydeden Fidan, Türkiye’nin niyetinin, Suriye’de, Suriye halkını mutlu eden, birliğini, bütünlüğünü güvenliğini sağlayan bir Suriye’nin ortaya çıkması olduğunu hatırlattı.
Fidan, Rusya ve İran ile yürütülen süreçte bunun defalarca dile getirildiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu sorunun çözülmesi için bir el uzattığını hatırlattı.
Rejimin kendi eksikliklerini görecek durumda olmadığını ve yüksek bir savaş psikolojisi içinde olduğunu söyleyen Fidan, “Savaşın olmadığı, çatışmanın olmadığı bir ortamda, 2016’dan sonraki süreçten bahsediyorum. Rejim, iç savaş dönemindeki o adrenalin olmayınca kendi eksikliklerini gördü. Bu aslında bir fırsattı, bunu gidermek için de çalışabilirdi.” dedi.
Fidan, rejimin kendi halkını düşman olarak gördüğü için Türkiye ile diyaloğa girmediğini, rejimin karar alma noktasında da yalnız olmadığının da altını çizdi.