Akıncı döneminde ‘Kıbrıs Müzakereleri’

Akıncı döneminde ‘Kıbrıs Müzakereleri’

1968’de Denktaş ve Klerides arasında başlayan Kıbrıs müzakereleri, 2015’ten itibaren, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum lider Nikos Anastasiadis arasında devam etti. İyimser bir havada başlayan müzakerelerde, garantörlerin de katılımıyla ilk kez uluslararası beşli konferans gerçekleşti, çözüm fırsatı eşiğine gelindi ancak Rum tarafının tutumu nedeniyle başarılı olunamadı.

Akıncı’nın “İki kurucu devletli, eşitlik, güvenlik ve özgürlük içinde federal çerçevede çözüm elde etme hedefiyle” yürüttüğü müzakereleri “çözümün kıyısına kadar getirdiğimiz, eşi benzeri görülmemiş düzeyde ilerleme kaydettik” sözleriyle değerlendirdiği görev süresinde tarafların harita sunması, Garanti ve Güvenlik başlığının konuşulmaya başlaması gibi birçok ilk yaşandı.

2017’de Cenevre’de başlayıp, Crans Montana’da devam eden uluslararası Kıbrıs Konferansı’nda o güne kadar ana hatlar ve prensipler çerçevesinde yerleşim yeri adı ve oran konuşulmaksızın görüşülen “Toprak” konusunda ilk kez haritalar gündeme geldi. Taraflar ilk kez karşılıklı harita sundu. “Güvenlik ve Garantilerle” ilgili tüm tarafların katılımıyla teknik çalışma yapıldı.

Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis’in, oldukça katı ve uzlaşmaz bir duruş sergilediği müzakereler, başarısızlıkla sonuçlanan konferansın ardından bir daha başlayamadı.

Çözüm vaadiyle aday olup, seçilen Akıncı’nın görev süresi, çözüme en yakın toplantılar olarak kabul edilen konferansın başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından müzakere masası yeniden kurulamadan sona erdi. Önce Güney Kıbrıs Başkanlık, daha sonra ise KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri yüzünden uzun süredir duran müzakere sürecinin, önümüzdeki günlerde hareketlenmesi bekleniyor.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Cumhurbaşkanlığı seçimlerin tamamlanmasının ardından garantörler ve tarafların katılımıyla siyasi süreci yeniden başlatmayı planladığını açıklamıştı. Guterres, diplomatik girişimlere başlamadan önce Kuzey Kıbrıs’taki seçimleri beklemek gerektiği konusunda fikir birliği olduğunu ve seçimler olur olmaz garantörler ve iki tarafın yer aldığı 5 kilit aktörle siyasi süreci yeniden başlatmayı planladığını açıklamıştı.

ULUSLARARASI KONFERANSA UZANAN YOĞUNLAŞTIRILMIŞ MÜZAKERELER

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, seçilmesinin hemen ardından, 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun görev süresinin sonuna doğru Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ile imzaladığı Ortak Açıklama Metni ve 50 yıllık müzakerelerde oluşturulan BM parametreleri zeminli tam teşekküllü müzakereleri 15 Mayıs 2015 tarihinde devraldı.

Yoğunlaştırılmış müzakere sürecinde Kıbrıs sorununa ilişkin tüm ana konular görüşüldü. Taraflar “Yönetim ve Güç Paylaşımı”, “Ekonomik Konular” ve “Avrupa Birliği Konuları” başlıklarında önemli derecede ilerleme sağladı. 2016 sonbaharına dek özlü müzakerelerde ele alınan ana konular “Yönetim ve Güç Paylaşımı”, “AB” ve “Ekonomi” başlıklarında bazı ilerlemeler kaydedildi. “Mülkiyet” başlığında kısmi ilerlemeler sağlansa da, mülkiyet meselesinde başvurulacak çözüm yolları bakımından belirleyici olacak tanımlar ve kriterler bağlamındaki görüş farklılıkları devam etti. “Güvenlik ve Garantiler” ile “Toprak Düzenlemeleri” konusu ise ana ilkeler hariç görüşülmedi ve müzakerelerin son aşamasında ele alınması kararlaştırıldı.

BM Genel Sekreteri’nin oluşturduğu çerçevede, dönüşümlü başkanlık ve 2’ye 1 oranı net bir şekilde dile getirildi. Ancak dönüşümlü başkanlığı tek oy pusulası şartına bağlayan Rum tarafı, “sıfır asker, sıfır garanti” söyleminde ısrar ederek, uzlaşma zemini arayışına girmedi.

Taraflar, Kıbrıs sorununun en zorlayıcı başlıklarından “Mülkiyet” konusunda da ilerleme sağladı. “Toprak” ile “Güvenlik ve Garantiler” başlıkları garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın katılımıyla uluslararası toplantılara taşındı. Yıllar sonra ilk kez garantörlerin de katılımıyla BM himayelerinde ve AB’nin de gözlemci olarak bulunduğu 5’li Kıbrıs Konferansı’nda taraflar karşılıklı harita sundu.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsviçre’de 28 Haziran 2017’de başlayan Kıbrıs Konferansı’nın herhangi bir sonuca varılmadan sona erdiğini açıkladı. Guterres, konferansın Ada’da “uzun zamandır süregelen dramatik soruna” bir çözüm bulunamadan sona erdiğini söyledi.

Mustafa Akıncı da, İsviçre’nin Crans-Montana kentindeki Kıbrıs Konferansı’nda iki tarafın da kazanacağı bir ortam yaratmanın mümkün olduğunu ve o noktaya çok yaklaştıklarını ancak konferansın iki tarafın da kaybettiği bir noktada olumsuz sonuçlandığını söyledi.

Akıncı, Kıbrıs’ta çözüm için kendi nesillerinin son denemesini yaptıkları görüşünü yineleyerek, gelecek kuşaklar için daha zor olacağı değerlendirmesinde bulundu; “Genç kuşaklara başarılar dilerim ama bizden önceki nesiller Kıbrıs’ı bu hale getirdiler, biz bunu düzeltemeye, toparlamaya çalıştık, bunu başaramadık. Temenni ederim bundan sonraki kuşaklar daha iyisini yapsınlar” ifadelerini kullandı.

LUTE’UN TEMASLARI VE BERLİN TOPLANTISI

BMGenel Sekreteri Guterres Temmuz 2018’de yeniden devreye girerek bir uzlaşı ile sonuçlanabilecek müzakere sürecini başlatmak için taraflar arasında ortak bir nokta bulunup bulunmayacağını tespit için Amerikalı diplomat Jane Holl Lute’u görevlendirdi. Lute, 2018 ve 2019’da Ada’ya gelerek defalarca Akıncı ve Anastasiadis’le görüştü. Ankara ve Atina’da da temaslarda bulundu. Lute’un temaslarının ardından 25 Kasım2019’da Berlin’de 3’lü toplantı düzenlendi. Berlin toplantısının sonunda açıklanan metin, siyasi eşitlik, kararlara etkin katılım, dönüşümlü başkanlık gibi önemli hususlardan oluşuyordu.

HİDROKARBON KONUSUNDAKİ ÖNERİYİ RUM TARAFI REDDETTİ

Cumhurbaşkanı Akıncı, Doğu Akdeniz’de gerginliğe neden olan doğal gaz konusunun iş birliği alanı olarak değerlendirmesi için Temmuz 2019’da ortak komite kurulması önerisi yaptı. Rum tarafınca reddedilen öneride, bir fon oluşturulması ve fondan nasıl yararlanılacağı da yer alıyordu.

BM aracılığıyla Kıbrıslı Rum Lider Anastasiadis’e ulaştırılan öneride, ortak hidrokarbon komitesinin oluşumu, çalışma yöntemleri ve yetkileriyle ilgili temel prensipler, gelir paylaşımı, mevcut lisansların durumu, gelirlerin kullanım öncelikleriyle ilgili ayrıntılar da bulunuyordu.

Öneri, kararların konsensusla alınacağı, iki toplumun eşit temsil edileceği, BM gözetiminde ve AB’nin gözlemci olarak katılacağı ortak bir hidrokarbon komitesi kurulmasını da içeriyordu.

Hidrokarbon konusunda varılacak bir uzlaşmanın, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne ilişkin Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının mevcut pozisyonlarına halel getirmeyeceği temel bir prensip olarak ifade ediliyordu.

Rum Lider Anastasiadis ile bir araya gelen Kıbrıs Rum siyasal parti başkanları sunulan önerilere hep birlikte reddetti.olumsuz tavır sergilemiş olmalarından üzüntü duyduğumu belirtmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Akıncı’nın bu yanıta yorumu, “Ne yazık ki Rum liderliği iş birliği ve diyaloğu geliştirip çözüm sürecini kolaylaştırmak yerine, gerginlik siyasetini tercih etmektedir. Bu tutumun Kıbrıs’ta ve bölgede barış ve istikrara hizmet etmediği açıktır.”şeklinde oldu.

2 YENİ KAPI AÇILDI, ZANLILAR İADE EDİLDİ

Bu arada Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, görev süresinde Kıbrıs sorununun özlü konularına ilişkin müzakerelere paralel olarak, iki toplumun günlük hayatlarını kolaylaştıracak güven artırıcı önlemler üzerinde de çalışma yaptı.

Göreve başlar başlamaz geçiş noktalarında Kıbrıs Türk tarafınca uygulanmakta olan vize kâğıdı doldurma zorunluluğu kaldırıldı. Her iki bölge halkının uzun yıllardır ısrarla talep ettiği Derinya ve Aplıç kapıları açıldı.

KKTC sınırları dahilindeki 28 alanın taraması yapılarak tespit edilen mayınlı bölgeler temizlendi. Tümüyle mayından arındırılmış bir ada yaratmak hedefiyle çalışmalara devam edilerek her iki tarafta 9’ar olmak üzere 18 alan daha mayından arındırılmış bölge statüsüne kavuşturuldu.

Cep telefonlarının her iki tarafta da çalışır olması uzun uğraşlar sonunda sağlandı. Elektrik konusunda da en başta uzlaşıldığı şekilde şebekelerin kalıcı olarak bağlantısı sağlandı.

Suç ve Suçlara İlişkin İki Toplumlu Teknik Komite’nin çalışmalarıyla, en başta Gökhan Naim cinayeti zanlıları olmak üzere diğer bazı aranan zanlıların kaçtıkları Güney Kıbrıs’tan iade edilerek yargı önüne çıkarılması sağlandı.

Türk tarafının önerisiyle “Eğitim”, “Kültür” ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” konularında iki toplumlu komiteler kuruldu. Eğitim komitesinde barış kültürü ve hoşgörü temelli çalışmalara iki taraftan 4 bin 595 öğrenci, 751 öğretmen ve 91 okul yöneticisi katıldı. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi tarafından da hedeflenen federal yapılanmanın toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde ilkeler içermesi hususunda çalışmalar yapıldı.

Kültürel alanda düzenlenen çeşitli etkinlikler yanında, 1974’ten beri KKTC’de muhafaza edilen Kıbrıslı Rum ressamlara ait 219 tablo Kıbrıs Rum tarafına iade edilirken, buna karşılık Kıbrıs Rum tarafı da kendi arşivlerinde bulunan 1963 öncesinin Kıbrıslı Türklere ait ses ve görüntüleri iade etti.

Kültürel Miras Teknik Komitesi 5 yıllık dönemde 28 tarihi eser ile alanda restorasyon ve konservasyon çalışması yaptı. Othello Kalesi, Mağusa Akkule Kale Kapısı, Ayfilon Arkeolojik Alanı, Apostolos Andreas Manastırı, Baf Ebubekir Cami Minaresi, Osmanlı Su Değirmeni, Esentepe, Tuzla Camileri başta olmak üzere Osmanlı, Ortodoks ve Maronit kültürünün önemli yapıları gibi çok sayıda tarihi eser restore edildi.

Sosyal Medyada Paylaş
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ