Akciğer kanseri dünyada ve ülkemizde giderek artan kanser vakaları içerisinde ilk sıralarda!
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, akciğer kanserinin dünyada ve ülkemizde giderek artan kanser vakaları içerisinde ilk sıralarda yer aldığını kaydetti.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Koruyucu Hekimlik ve Halk Sağlığı Sorumlusu Dr. Çağırı Cemaller, Dünya Akciğer Kanseri Farkındalık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, akciğer kanserinin dünyada kansere bağlı ölümler içinde ilk sırada yer aldığı belirtti.
Tüm dünyada her yıl yaklaşık 1.6 milyon kişinin akciğer kanseri nedeni ile hayatını kaybettiğini dile getiren Cemaller, akciğer kanserinin dünyada ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti.
Kanserlerin, köken aldıkları doku ve organların ismiyle adlandırılan, vücudun uzak yerlerine yayılarak sakatlıklara veya ölüme sebep olabilen 200’e yakın türü olan bir grup hastalık olduğunu belirten Cemaller, genel olarak akciğer kanseri oluşumunun en büyük nedeninin tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı olduğunu vurguladı.
“TÜTÜN KULLANANLAR 20 KAT FAZLA AKCİĞER KANSERİ TEHLİKESİ ALTINDA”
Hiç tütün ve tütün ürünü kullanmayan bireylere göre kullanıcıların 20 kat fazla akciğer kanseri tehlikesi altında olduğunu dile getiren Cemaller, aktif ve denetimi sağlanmış tütün ve tütün ürünleri ile mücadele kampanyası ile akciğer kanserlerinin %80 azalacağının öngörülmekte olduğunu kaydetti.
Toprak ve kayalarda doğal olarak bulunup özellikle maden işçileri için tehlikeli olan radon, yine maden, tekstil sanayi işçileri, fren balata sanayi, çimento sanayi, yapı inşaat işleri ile uğraşan işçiler, izolasyon malzemesi üretim ve montajında çalışanlar ve tersane işçilerinin kronik asbest maruziyetinin de akciğer kanseri nedenleri arasında olduğunu dile getirten Cemaller, bununla beraber nikel, arsenik, berilyum ve silika maruziyetinin de akciğer kanseri riskini artırmakta olduğunu kaydetti.
Akciğer kanserinin iki ana gruba ayrıldığını, bunların da küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri olduğunu dile getiren Cemaller, bu iki ana grubun klinik seyir ve davranışlarının farklılıklar gösterdiğinden tedavi planı açısından tanı ve tür tayininin hayati öneme sahip olduğunu belirtti.
Akciğer kanserinin, yerleşimi, büyüklüğü, hangi grup olduğu ile değişmekle beraber çeşitli klinik belirtiler verebilmekle beraber özellikle erken evrelerde, klinik belirti vermeden ilerleyebilen sinsi bir hastalık olduğunu kaydeden Cemaller, akciğer kanseri klinik belirtileri arasında; karakter değiştiren inatçı öksürük; nefes darlığı; balgamda kan görülmesi; geçmeyen ve devamlı olan göğüs kafesi ağrısının bulunduğunu belirtti.
Özellikle 55 yaş üzerinde, 10 yıl boyunca günde 1 paket ve üzeri tütün ve tütün ürünü tüketenlerin, ailesinde akciğer kanseri öyküsü olanlar toplumun geri kalanına göre daha yüksek risk altında olup akciğer kanseri açısından tarama önerilen bireyler olduğunu dile getiren Cemaller, tarama programlarında özellikle düşük doz bilgisayarlı tomografi (BT)’nin rolünün önemli olduğunu ve önerilmekte olduğunu kaydetti.
Bu tarama programıyla birlikte erken evrede saptanan akciğer kanserinin tanı ve tedavisinin ileri evrelere göre çok daha başarılı ve yüz güldürücü olduğundan öneminin büyük olduğuna dikkat çeken Cemaller şu ifadelere yer verdi:
“Akciğer kanseri tanısında öncelikle kitlenin tespitinde BT tekniği ilk adımdır. Akciğerde kitle tespit edilmesi halinde tedavi alternatiflerinden en uygununu seçmek adına, evreleme yöntemleri devreye girmektedir. Tespit edilen kitleden fiberoptik bronkoskopi (FOB) (ağızdan veya burundan kamera ile girilerek solunum yollarının incelenmesi) veya iğne biyopsi yöntemleriyle alınan örneğin patolojik incelenmesi ile akciğer kanseri tür tayini yapılmalıdır. Hastalığın vücuda yayılımını (evreleme) tespit etmek için ise PET/CT ve uygun diğer görüntüleme yöntemleri kullanılır.
Erken evre ( Evre I-II) (akciğerde sınırlı hastalık) cerrahi veya cerrahiyle birlikte kemoterapi/immünoterapi tedavisiyle başarı oranı yüksek bir şekilde tedavi edilebilirken, ileri evre (III-IV) ( akciğer dışı organlara yayılımı veya birden çok lenf bezine yayılım gösteren hastalık) akciğer kanserleri ise kemoterapi/radyoterapi gibi yöntemlerle tedavi edilmektedir.
AKCİĞER KANSERİYLE MÜCADELEDE KTTB’NİN TAVSİYELERİ
Akciğer kanseri ile mücadelede KTTB olarak tavsiyelerimiz; Tütün ve tütün ürünleri ile mücadelenin aktif olarak yapılması, risk faktörü taşıyan bireylerin tarama programlarına dahil edilmesi, akciğer kanseri sebebi olabilecek materyallerin kullanıldığı iş kollarında, koruyucu ekipman denetimi ve işçilerin yakın takibinin sağlanmasıdır.”