“Açıkların kapatılması için halktan vergi toplanacak, bu da halkı fakirleştirecek”
Meclis Genel Kurulu toplantısında, 2021 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı üzerinde yapılan konuşmalar devam ediyor.
Bütçe Komitesi Başkanı ve UBP Milletvekili Sunat Atun, konuşmasında, 2021 mali yılı bütçesi görüşmelerinin, 2020 yılı mali bütçesinin planlanan ve burada onaylanan haliye ceryan edemediğini kaydetti.
Bütçe onayından 3 ay sonra tüm insanları derinden sarsan pandemi süreci ile karşı karşıya kalındığını dile getiren Atun, bütçe açıklarının halkın refahı ve bütçe büyümesi için ciddi tehdit olduğunu kaydederek, bu açıkların kapatılması için de halktan vergi toplanacağını bunun da halkı fakirleştireceğini söyledi.
Daha önce hükümette olduklarında 2019 yılında bütçe dengine kadar ulaştıklarını anımsatan Atun, tüm tavsiyelerine rağmen ayakları yere basan kararlı bir program göremediklerini savundu.
Bugüne kadar son 10 yıla bakıldığında geçmişte 3 yıllık ekonomik programlar olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti ile kapsamlı ekonomik programlar imzalandığını ve DPÖ’nün 3 yıllık ekonomik programları olduğunu anlatan Atun, bu programlara dört elle sarılmak gerektiğini vurguladı.
Son dönemde hükümetlerin ömürlerinin kısaldığını ve ekonomik programsızlık olduğunu söyleyen Atun, bu aksaklıklardan dolayı zorlukların meydana geleceğini kaydetti.
Tek başına maliye programlarının bir ülke ekonomisinin büyümesi ve refahına yeterli olmadığını dile getiren Atun, yatırım koordinasyonlarının olmadığını ve kamu alt yap yatırımlarda arzulanan yatırım ivmelerinin yapılmadığını ve özel teşvik bütünlüğünün olmadığını görüldüğün savundu.
Plansız programsız ekonomik modelinin benimsenmesinin son derece tehlikeli olduğunu ve bunun devamı halinde ekonominin sadece kamu maliyesinin okunması haline dönüşeceğini belirten Atun, DPÖ’nün raporlarını okuyarak, bu verilerin de çok ciddi çanların çaldığının göstergesi olduğunu kaydetti.
Pandemi döneminde özel ekonomik tedbirlere ihtiyaç olduğunu belirten Atun, analizler yaparak öneriler ortaya koymak amacı ile konuşma yaptığını söyledi.
DPÖ’nün hazırladığı raporu okuyarak halkın bu veriler doğrultusunda yüzde 11 daha fakir daha yoksul olacağının görüldüğünü dile getiren Atun, tüm sektör ve yatırımcıların büyük sıkıntılar yaşamakta olduğunu ve bu krizin küresel krizlerden ayırt edilmesi gerektiğini kaydetti.
Çok süratli şekilde işsizlik ve fakirleşme meydana geldiğini dile getiren Atun, ülkede doğrudan desteklere gerek olduğunu söyledi.
Anavatan Türkiye Cumhuriyeti kaynaklarını son derece iyi planlayarak etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini söyleyen Atun, doğrudan gelir desteğinin dünyanın birçok yerinde uygulandığını ve özel sektörün teşvikleri desteklenerek genişletilmesi gerektiğini kaydetti.
Atun, “2018, 2019 ve 2020 yıllarında, tüm uyarılarımıza rağmen geçerli – sağlam – tutarlı ekonomik program hazırlanamadı. Bunun sonucunda ağır zaafiyetler patlak verdi. Bu zaafiyetler, kamu maliyesine de yansıdı” dedi.
Atun, pandeminin dünya ekonomilerine getirdiği tarihi bozulmalar ile, ülkenin ekonomisini programsız yönetme tercihinin birleşmesi ile başıboş ekonomi yönetim modelinin doğduğunu ve bunun da maalesef ülkeyi tarihi çöküşün eşiğine getirdiğini iddia etti.
2021 yılı değerlendirmesinde ise Atun, “Ülkemiz ekonomisi, küresel ekonomiyi tam manası ile etkisi altına alan pandemi sürecinden son derece olumsuz etkilenmiştir. Bunun için, pandemi dönemi ekonomik koşulların özel ekonomik tedbirlere ihtiyaç vardır. Buna göre;
Dünyayı, ana ticaret ortağımız ve yegane dış finansörümüz, Anavatanımız Türkiye’yi makro ekonomik veriler bakımından değerlendirmek, dünyanın gidişatını görmek, kendi ülkemizin de do-eu analizini yaparak bir yol haritası çizmek durumundayız. Büyüme, faiz, enflasyon ve açıklar perspektifinden baktığımız zaman; Dünya Bankası verilerine göre, Dünya ekonomisi 2020 yılında -%4,3 üzerinde daralmış, enflasyon çok düşük seyretmiştir. Türkiye ekonomisi yıllık yüzde 1,5 büyümüş, KKTC ekonomisi ise -%5,5 üzerinde daralmıştır. Bununla beraber enflasyonda ve TL faizlerinde de yükselme süreci içinde bulunmaktayız” şeklinde konuştu.
Tüm sektörlerin, yatırımcıların, çalışanların büyük sıkıntılar yaşamakta olduğunu dile getiren Atun, ekonominin tüm unsurları ile ayakta durabilmesi için sınırlı bir süre için dahi olsa, doğrudan desteklerin kapsamının artırılmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Neo keynesyen politikalara çok ihtiyaç olduğunu dile getiren Atun, “Bu politika, bizim gibi ekonomik küçülme ve gerileme dönemlerinde devletin müdahalesinin kaçınılmazlığı prensibine bağlıdır. Bu yaklaşıma göre durgunluk, resesyon ve depresyon ortamlarında istihdam, büyüme ve refahın sağlanması için serbest piyasa dinamikleri yeterli değildir. Kamu müdahalesine ihtiyaç duyulur” dedi.
Müdahalenin iki ana enstrümanı olduğuna dikkat çeken Atun, bunun birincisinin kamu kesiminin harcamalarını artırması; ikincisinin merkez bankasının para arzını genişletmesi olduğunu vurguladı.
“Biz, KKTC olarak ancak kamunun etkinliğinin artırılması ile reel sektörün aktivitesinin artırılmasını sağlayabileceğiz. Bu noktada Türkiye kaynakları çok süratli ve etkin bir şekilde kullanılmalı ve devlet bu alanda tam bir regülatör olarak hareket etmelidir. Bu şekilde iç talep daralmasının, işsizliğin, ekonomik küçülmenin önüne geçebileceğiz” diyen Atun, görüşülmekte olan bütçenin, 2021 yılında beklentileri karşılaması ve tüm fertlerin faydasına refah sağlayabilmesi için kapsamlı, hedefleri tanımlanmış rasyonel ekonomik kalkınma programı hazırlanması, reform planlaması yapılması, özel sektör teşvik ve desteklerinin güçlendirilmesi, döneme özgü genişleme politikası uygulanması gerektiğini dile getirdi.
Atun sözlerini şöyle tamamladı:
“2009-2017 görev süremizde Bu eylemleri kararlı ve kapsamlı bir şekilde geçekleştirmeye çalıştık. Bu şekilde son 15 yılın zirveleri elde edilmiştir.
İyi planlanmış, hedefleri olan, önceliklendirmesi doğru yapılmış ve pandemi dönemine doğrudan kamu desteklerinin arttığı bir bütçe uygulamasına ihtiyacımız var.
Ekonomimiz için, kapsayıcı, rasyonel ve güçlü bir programa ihtiyaç vardır. Ekonomimizi programlar dahilinde yönetirsek, pandemi süreci ve tesirleriyle daha bilinçli ve güçlü bir şekilde mücadele eder, ülkemizin içinde bulunduğu darboğazı önemli ölçüde aşarız. Aksi takdirde seneye bugün yine bütçe gerçekleşmeleri üzerinden ülke ekonomisini okumaya çalışacağız.”