Erhürman, Daü-Sen’in panelinde konuştu: Gözümüz kulağımız üniversiteler alanının üzerinde olacak!

Erhürman, Daü-Sen’in panelinde konuştu: Gözümüz kulağımız üniversiteler alanının üzerinde olacak!

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) tarafından düzenlenen “Cumhurbaşkanı Adayları ile Yükseköğretimi Konuşuyoruz” etkinliği kapsamında Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, akademisyenler ve öğrencilerle bir araya geldi. Etkinlikte “Kıbrıs Sorunu Bağlamında Yükseköğretimin Geleceği” başlıklı bir konuşma yapan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, öngörülebilir ve güvenli ortamın önemine işaret etti.

Erhürman, “20 Ekim itibariyle gözüm kulağım kesinlikle üniversiteler alanının üzerinde olacak” dedi ve söz konusu alanda kendini ispatlamış herkesle birlikte cumhurbaşkanlığının, üniversitelerle ilgili çok aktif bir çalışma alanı içerisinde olacağını belirtti. Söyleşide ayrıca, DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara da konuşma gerçekleştirdi ve Tufan Erhürman’a etkinliğe katıldığı için teşekkür etti.

Tufan Erhürman: ÖNGÖRÜLEBİLİR VE GÜVENLİ BİR ORTAM SAĞLANMALIDIR

“Burada kendimi evimde hissediyorum” diyerek sözlerine başlayan Erhürman, söz konusu organizasyon için sendikaya teşekkür etti. Tufan Erhürman, “Yükseköğretim, diğer sorunlarımızla paralel ilerleyen sorunlara da sahiptir. Ben her zaman bir üniversite hocası olarak şunu gördüm: Ankara’da da, DAÜ’de de ders verirken durum aynıdır. Dünya ile iletişimini kurabilen bir konumda olabilmek gerekir. İnsanlar çocuklarını üniversiteye gönderecekse, öngörülebilir bir yapının olması, soru işaretlerinin bulunmaması ve güvenli bir ortamın sağlanması gerekir” dedi.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okurken, “Bir gün gelir de Ankara Üniversitesi’nin diplomasında sorun çıkar mı?” endişesini hiç yaşamadıklarını söyleyen Erhürman, “Türkiye’de siyasi sorunların yoğun olduğu dönemlerde bile orada nispeten güvende hissettiğimiz bir ortam vardı” diye konuştu. Erhürman, “Kendime şu soruyu sordum: “Ben en çok şeyi hocalarımdan mı, yoksa Ankara şehrinden mi öğrendim?” Cevap ikisine de yakındır; çünkü çevresel faktörler de çok etkilidir” dedi. “Nitelik odaklı yükseköğretim… Bu memlekette herkesin sıkça söylediği bir ezber cümledir. Kimse bu konuda görüş ayrılığı içinde değildir ama “Altı nasıl doldurulur, bu nasıl yapılır?” kısmına pek bakılmaz” diyen Erhürman, uygulamaların ise her zaman nicelik odaklı olduğuna vurgu yaptı.

“NİCELİK ODAKLI YAKLAŞIMLARLA MÜCADELE ETMEMİZ GEREKİYOR”

“Ne kadar çok öğrenci getirilebilir?” diye tartışıldığını anımsatan Erhürman, “Başarı kriteri, “X Üniversitesi bu kadar öğrenci getirdi” şeklinde belirlenir. Bu sürdürülebilir bir yapı değildir. Bölgemizde çok sayıda üniversite vardır. Güney Kıbrıs bu konuda çok mütevazı başladı ama son dönemdeki gelişmelere baktığımızda daha rekabetçi bir hâle geldi. Bizim belirsizlik, öngörülemezlik ve nicelik odaklı yaklaşımlarla mücadele etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Tufan Erhürman, “Buraya gelen öğrencilere, Ankara bana ne sunduysa, Avrupa üniversiteleri öğrencilerine ne sunuyorsa en azından bunlara yakın hizmetleri sunmamız gerekir. Çok dezavantajımız var. Türkiye’deki televizyon kanallarında Kıbrıs’la ilgili yayınlanan dizilere baktığınızda, “Ben Konya’da yaşayan bir insan olsam çocuğumu Kıbrıs’a okumaya yollar mıydım?” diye soruyorum. Kıbrıs, gece kulüplerinin, casinoların, mafyanın kol gezdiği bir yer olarak lanse ediliyor” dedi. KKTC’nin, Türkiye Cumhuriyeti dışında başka bir devlet tarafından tanınmadığını anımsatan Erhürman, “Tanınsaydık, Milli Eğitim Bakanlığımızın üçüncü ülkelerden öğrenci gelmesi için çaba göstermesini bekleyebilirdik. Ben 9 yıldır CTP Genel Başkanıyım. Partiye gelen Büyükelçi sayısı o kadar çok ki, sayıyı hatırlamıyorum bile. 15 ay başbakanlık yaptım; bu süre içinde sadece İngiliz Yüksek Komiseri başbakanlığa geldi ama fotoğraf çektirmemek kaydıyla. Tüm olanaklara sahip makam cumhurbaşkanlığıdır. Cumhurbaşkanının görevini üçe ayırıyorum: Müzakerecilik, müzakere masası yoksa görüşmecilik ve iç işlevler” dedi.

“YÖDAK BAŞKANINI CUMHURBAŞKANI ATAR, YETKİ KİMDEYSE, SORUMLULUK DA ONDADIR”

Gerçekleri hatırlamak gerektiğine işaret eden Erhürman, YÖDAK Başkanını, DAÜ Mütevelli Heyeti Başkanını da Cumhurbaşkanının atadığına vurgu yaptı. Görevde olan kişilerin şahıslarıyla ilgili bir derdinin olmadığını belirten Erhürman, “Ben idare hukukçusuyum. İdare hukukunda çok temel bir prensip vardır: Yetki kimdeyse, sorumluluk da ondadır. YÖDAK Başkanını atama yetkisi cumhurbaşkanındaysa, sorumluluk da ondadır. Akademik özerklik benim için esastır ama mali açıdan sıkıntılar varsa, cumhurbaşkanı elini yıkayıp alandan çekilemez; doğrudan sorumluluk sahibidir” diye konuştu.

Bu memlekette hem turizmi hem de yükseköğretimi olumsuz etkileme potansiyeli taşıyan bir güvenlik meselesi olduğunun altını çizen Erhürman, “Anayasasa’da “Cumhuriyet Güvenlik Kurulu” diye bir kurul var. Bu kurul, cumhurbaşkanının başkanlığında toplanır. Bu kurulun kararları, Bakanlar Kurulu tarafından öncelikle dikkate alınır. Memlekette insan ticareti, insan kaçakçılığı, çeteler, silahlı olaylar aldı başını gidiyor; ama beş yıl boyunca Cumhuriyet Güvenlik Kurulu bir kez bile toplanmadı. Bu durum hem yükseköğretim hem de turizm için ciddi bir risktir. İnsanlar çocuklarını güvensiz bir yere göndermez” diye konuştu. “20 Ekim’den sonra YÖDAK, cumhurbaşkanlığının doğrudan gözünün üzerinde olduğu bir kurum hâline gelecek. Belli aralıklarla bir araya gelinip “Ne oluyor, ne bitiyor?” bakılacak” diyen Erhürman, “Diploma yolsuzlukları” furyası bir algı hâline geldiyse, “Cumhurbaşkanlığını ilgilendirmez” denilemeyeceğinin altını çizdi.

“ENFLASYON, KIYMEK KAYBI DEMEKTİR”

Tufan Erhürman, “YÖDAK üzerinden belirlenecek kriterlerle bu memleketteki üniversite enflasyonuyla mücadele edilmelidir. Enflasyon, kıymet kaybı demektir” dedi. Hapishanede bulunanların yüzde 50’den fazlası, bu ülkeye “öğrenci” sıfatıyla gelen insanlar olduğunu söyleyen Erhürman, “Bu korkunç bir tablodur” ifadelerini kullandı. “Cumhurbaşkanlığının yükseköğretim konusunda hem içeride hem dışarıda çok önemli görevleri vardır” diyen Erhürman, bu ülkenin merkezi idaresinde dışarıya açılan tek penceresi olan cumhurbaşkanlığının beş yılda ne yaptığını sordu.

Tufan Erhürman, “Ülkemize Azerbaycan’dan kaç öğrenci geliyor? Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerden kaç öğrenci geliyor? Neden KKTC tercihler arasında değil? Kendimizi en kolay anlatabileceğimiz yer TDT ama oradan öğrenci gelmiyor. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerden nitelikli kaç öğrenci geliyor? Bu konular toplantılarda gündeme getiriliyor mu?” diye sordu.

“KAZILAR ‘YASADIŞI KAZI’ OLARAK NİTELENDİRİLİYOR”

Arkeologların yaşadığı sıkıntılara da değinen Erhürman, “Bu ülkede arkeologlarımız resmi kazılar yapıyor, ancak bu kazılarla ilgili Avrupa’daki veya Amerika’daki dergilerde makale yayımlayamıyorlar. Çünkü bu kazılar “yasadışı kazı” olarak nitelendiriliyor. Ne makale yayımlayabiliyorlar ne de uluslararası konferanslara katılabiliyorlar. Beş senedir bu konuda hiçbir adım atılmadı” diye konuştu.

“Üniversite bizim turizmden sonra ikinci öncü alanımızdır diyor herkes. Biz bu alandan hızla geriye doğru kayma riskiyle karşı karşıyayız. 20 Ekim itibariyle gözüm kulağım kesinlikle üniversiteler alanının üzerinde olacak” diyen Erhürman, söz konusu alanda kendini ispatlamış herkesle birlikte cumhurbaşkanlığının, üniversitelerle ilgili çok aktif bir çalışma alanı içerisinde olacağını belirtti.

ERCAN HOŞKARA: YÜKSEKÖĞRETİM KONUSU CİDDİYETLE ELE ALINMALIDIR

DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara yaptığı açılış konuşmasında, DAÜ ile ilgili protokol sürecinde Tufan Erhürman’ın verdiği emeklere teşekkür etti ve “Tamamen DAÜ’nün menfaatleri doğrultusunda iradesini ortaya koydu. Her aşamada bize destek oldu. Bugün DAÜ’de geleceğe yürümeye çalışıyorsak, bunda çok büyük payları vardır” dedi. Demokrasinin önemine işaret eden Hoşkara, “Demokrasi uğrunda büyük mücadeleler verilen bir değerdir. Her zaman işler arzu ettiğiniz gibi gitmeyebilir. Gücü olan herkes, kendi takdir hakkını kullanıp süreçleri elde etmeye çalışabilir” dedi. İradeye hem ülkede hem de üniversitede sonuna kadar sahip çıkacaklarının altını çizen Hoşkara, “Demokrasinin yaşatılması için mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

Seçim ortamlarının, konuların ciddiyetle ele alındığı imkânlar açısından da önemli olduğuna işaret eden Erhürman, bu bağlamda yükseköğretim alanında, yükseköğretimin geleceğini ciddiyetle konuşmak istediklerini kaydetti. “Cumhurbaşkanı adaylarından da, işin uluslararası boyutu bağlamında Kıbrıs’taki yükseköğretimin geleceğiyle ilgili ne düşündüklerini duymak istedik” diyen Hoşkara, Meclis’te temsil edilen partilerin desteklediği iki adaya da davet gönderdiklerini ancak aday Ersin Tatar’dan bir yanıt alamadıklarını vurguladı. Yükseköğretimin çok ciddi sorunlarının olduğunu anımsatan Hoşkara, “Yükseköğretim konusu ciddiyetle ele alınmalıdır. Geç kalmadan, yükseköğretim alanıyla ilgili ciddi adımlar atılmalıdır. Hem cumhurbaşkanlığı hem de hükümet seviyesinde bu adımların atılabilmesi için kararlılıkla itici bir rol oynamaya devam edeceğiz” dedi.

Sosyal Medyada Paylaş
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ