Erdoğan: KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerle temaslarının arttığına şahit oluyoruz!

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) teşkilatta layık olduğu en üst seviyede temsiline büyük önem atfettiklerini vurguladı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı 12. Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Azerbaycan’daki temaslarının ardından yurda dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“KKTC’NİN TEŞKİLAT ÜYESİ ÜLKELERLE TEMASLARININ ARTTIĞINA ŞAHİT OLUYORUZ”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) teşkilatta layık olduğu en üst seviyede temsiline büyük önem atfettiklerini vurgulayan Erdoğan, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2022’den itibaren gözlemci ülke sıfatıyla teşkilat üyesi ülkelerle doğrudan temaslarının arttığına şahit oluyoruz. Mayıs ayında Budapeşte zirvemizde olduğu üzere Gebele Zirvesi’nde de Türk dünyasının, Kıbrıs Türklerinin özden gelen haklarının güvence altına alınması konusunda dayanışma ifadelerini bildiride vurguladık. Ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Akademisi’ne gözlemci üyeliğine ilişkin kararı yürürlüğe koyan gerekli düzenlemeyi de hayata geçirdik.” dedi.
Zirvede Türkmenistan ve Azerbaycan ortaklığında Fuzuli’de yapılacak caminin temel atma törenine canlı bağlantıyla katıldıklarını belirten Erdoğan, Türkmenistan’ın zirvede Türk Akademisi ile Türk Kültürü ve Mirası Vakfına gözlemci üye olarak kabulünün aile fotoğrafının tamamlanmasında yeni bir merhale teşkil ettiğini söyledi.
Türk Devletleri İşbirliği Günü’nü 3 Ekim’de kutladıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Böylece Teşkilatımızın temellerinin atıldığı Nahçıvan Antlaşması’nın 16. yılını geride bırakmış olduk. Kısa sayılabilecek bir zaman diliminde aile meclisimiz olarak gördüğümüz bu müstesna kuruluş, mühim mesafe kat etti. Kurumsal yapısını tahkim ederken, Türk dünyasının müşterek vizyonunu da küresel çapta daha görünür hale getirdi. Bugünkü zirvemizde de dış politika dahil sektörel, beşeri ve kültürel işbirliğimizi kapsayan içerikli bir gündemi değerlendirdik. Türk dünyasının kurumsal bütünleşme sürecinin yanı sıra diğer ülke ve uluslararası teşkilatlarla ibirliğini geliştirmeye matuf adımları ele aldık. Teşkilatımızın uluslararası aktör olma konumunu pekiştirerek bu gayeyle ‘Türk Devletleri Teşkilatı Plus’ ismini verdiğimiz yeni bir format ihdas edilmesini kararlaştırdık. Savunma sanayisi, enerji ve bağlantısallık konularının yanı sıra kritik mineraller alanında işbirliği başlatma kararını Gebele Bildirisi’nde kayda geçirdik. Zirvenin teması olan bölgesel barış ve güvenlik özelinde bildiriyi şekillendirdik. Gazze, Suriye, Güney Kafkasya’daki istikrar süreci gibi öncelikli dış politika konularına dair ortak yaklaşımlarımızı bildiriye yansıttık. Dışişleri Bakanlarımızın bölgesel ve küresel gelişmeler hakkında daha sık aralıklarla bir araya gelmeleri için gerekli talimatı da verdik.”
“ÖNÜMÜZDEKİ YIL BİZ DÖNEM BAŞKANI OLACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve marjında gerçekleştirdiği görüşmelerde muhatapları ile küresel ve bölgesel gündemdeki meseleleri ele alma imkanı bulduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Teşkilatımız artan uluslararası görünürlüğü, genişleyen etki alanı ve derinleşen işbirliği zeminleriyle küresel bir aktör de olma yolunda ilerliyor. Bu yolda kurumsallaşmamızı derinleştirecek işbirliğimizi çeşitlendirecek ve teşkilatımızı küresel ölçekte daha da müessir kılacağız. Bu vesileyle Türk Devletleri Teşkilatı dönem başkanlığını layıkıyla tamamlayan Kırgızistan’ı ve başarılı bir zirve düzenleyen Azerbaycan’ı tebrik ediyorum. Önümüzdeki yıl biz dönem başkanı olacağız ve zirveyi inşallah Türkiye’de tertipleyeceğiz. Bu düşüncelerle Aile Meclisimizin 12. Zirvesi’nin Türk dünyası ile tüm dost ve kardeş ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
“RİSKİN OLDUĞU YERDE TEDBİR DE MUHAKAK BERABERİNDE GELECEKTİR”
Bir basın mensubunun, “Dünyada büyük gerilimler yaşanıyor. Bu gerilimlerin bir küresel çatışmaya dönüşme riski var. Bu kapsamda bazı ülkeler arasında savunma anlaşmaları yapılıyor. Türk Devletleri Teşkilatı’nda savunma ve güvenlik konusunda daha ileri adımlar mümkün mü?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Öncelikle Türk Devletleri Teşkilatı artık sadece kültürel bir birliktelik değil. Stratejik bir dayanışma platformudur. Dünyadaki gerilimler herkesi etkilediği gibi, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeleri de yakından ilgilendiriyor. Çatışma bölgelerine yakınlıkları da hesaba katılırsa aile meclisimizin bu gerilimlerden dünyanın diğer ülkelerine nazaran daha fazla etkilendiğini söylemek mümkündür. Dolayısıyla riskin olduğu yerde tedbir de muhakkak beraberinde gelecektir. Ancak her türlü duruma karşı da hazırlıklıyız. İstihbarattan, sınır güvenliğinden siber alana kadar çok boyutlu işbirliğini konuşuyoruz. Dünyada savunma harcamalarını artırma ve güvenlik konusunda ileri adımlar atma hususunda bir eğilim söz konusu. Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri olarak bizler de bu yönde adımlar atıyoruz. İleri adımlar da her açıdan değerlendirilir ve gerektiğinde atılır.”
“ARKADAŞLARIMIZ ŞARM EL-ŞEYH’TELER”
Erdoğan, “BM ziyareti dönüşünüzde ABD Başkanı Sayın Donald Trump’la görüşmenize ilişkin ‘Hem Gazze ile hem de Filistin ile ilgili önce ateşkes, sonra kalıcı barışa ilişkin atılacak adımların yollarını anlattık’ dediniz. Sonrasında arka arkaya adımlar geldi. Donald Trump Hamas’a geçtiğimiz cuma günü bir süre vermişti. Sonra sizinle telefon görüşmesi yaptılar. Bu süreçte Türkiye’nin hem ABD hem de Hamas’ı ikna yolları ne oldu?” şeklindeki bir soruya, şu yanıtı verdi:
“Filistinlilerin tamamı bilir ki Türkiye, Filistin’in menfaatini korur ve gözetir. Gazzeli mazlumların hakkını da Filistin’in diğer bölgelerindeki kardeşlerimizin hukukunu da kendimizi savunur gibi müdafaa ederiz. Gazze’de akan kanın durması, mazlumların güvenliğinin sağlanması için yıllardır çaba sarf ediyoruz.”
“Hamas ile bu süreçte de hep temas halinde olduk. Şu anda yine temas halindeyiz. En makul yolun ne olduğunu, Filistin’in geleceğe emin adımlarla yürüyebilmesi için ne yapılması gerektiğini anlatıyoruz.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“İşte şu anda arkadaşlarımız Şarm El-Şeyh’teler. Tüm gün oradaydılar. Yarın sabahtan itibaren de görüşmelere başlayacaklar. Hem Amerika ziyaretimizde hem de en son telefon görüşmemizde Filistin’de çözümün nasıl gerçekleşebileceğini Sayın Trump’a izah ettik. Onun da bizden özellikle Hamas’la görüşme, Hamas’ın ikna edilmesi ricası oldu. Bu konuda muhataplarımızla süratle irtibata geçtik. Sayın Trump’ın barış çabalarını desteklediğimizi ben kendisine söyledim. Bunu ayrıca kamuoyuna da ilan ettik. Hamas verdiği cevapla barışa ve müzakerelere hazır olduğunu bize ifade etti. Yani ters bir söylem içerisine girmedi. Bu bana göre çok çok değerli bir adımdır. Hamas, İsrail’den önde gidiyor. Niye bunu söylüyorum? Çünkü bu kadar kayıp verdi. 100 binin üzerinde yaralısı var. Bütün kaldıkları yerler yer ile yeksan oldu. Artık başlarını sokacakları herhangi bir yerleri dahi yok. İsrail’in benzer ve yapıcı tavırlar sergilediğini biz şu ana kadar görmedik, görmüyoruz. Zaten onlardan böyle bir tutum da beklemiyoruz. İki devletli çözüm temelinde İsrail-Filistin sorununu ortadan kaldırmaya çalışacağız, gayret edeceğiz. Temennimiz odur ki, inşallah bunu sizlerin de verdiğiniz desteklerle başarırız.”