İktisatbank piyasa analizi: Powell sonrası 2026’ın siyah kuğusu; tahvil piyasasında kaos

İktisatbank piyasa analizi: Powell sonrası 2026’ın siyah kuğusu; tahvil piyasasında kaos

İktisatbank’ın 16 Ekim 2025’e ilişkin Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu şu şekilde:

1970’lerin ortasından bu yana geçerli olan post-Bretton Woods sistemi, bir başka deyişle dalgalı döviz kurları ve kâğıt paraya dayalı (fiat) para düzeni, giderek daha fazla sorgulanıyor. Altınla bağı koparılan doların küresel rezerv para olarak konumu, borçlanma maliyetleri ve jeopolitik gerilimler eşliğinde yeniden tartışma konusu hâline geldi. Merkez bankalarının içinde bulunduğunuz son on yılda, rezerv çeşitlendirmesi adına altına yönelik göstermiş oldukları ilgininin de arka planında sistemin sürdürülebilirliğine dair soru işaretlerini yattığını artık herkes yüksek sesle düşünmeye başladı.

Trump yönetiminin Fed üzerinde kurmuş olduğu tam saha baskı ve düşük faiz talebi nedeniyle, küresel mali piyasalarda kartların adeta yeniden dağıtıldığı günleri hep birlikte tecrübe ediyoruz. Doların uzun yıllardır rezerv para statüsünün dünya için yarattığı ‘konforun’ ABD cephesine getirdiği yüke dem vuran Trump yönetimi, özellikle Çin karşısında jeopolitik üstünlük, teknolojik bağımsızlık ve stratejik kaynak kontrolü ile yeni bir ‘hikâye’ yazmak istiyor. Bunu yaparken de, özellikle Çin’e bağımlılığı azalarak üretimi içeriye çekmek suretiyle fabrika çarklarının yeniden dönmesi sağlamak ve hâliyle stratejik kaynaklarının millileştirilmesini istiyor. Geçen hafta nadir toprak elementleri konusunda Çin’e kızan Trump’ın yeniden ticaret savaşlarının fitinin ateşlemesini de buna bağlıyoruz.

Trump yönetimi, teknoloji ve savunma ekseninde yeni bir düzen kurma, üretimi ise içeriye çekmeye çalışırken, her iş adamının ortak paydası olduğu üzere, krediye ulaşımın önünü açmak adına düşük faiz oranları da talep ettiğini hemen hemen her platformda görüyoruz. Matematiksel istatistikçi Nassim Taleb 2007’de yazdığı “Siyah Kuğu” kitabında “olasılıksız görünenin etkisini” değerlendirmişti. Günümüzde, metafor olarak siyah kuğu, risk yönetimi anlamında literatürde en çok kullanılan yaklaşımlardan birisi oldu. Trump’ın Fed başkanı Powell’ı kovma girişimi başarısız olunca, Fed yönetimine atadığı adamı Miran, hemen hemen her platforma faiz oranlarının düşürülmesi gerektiğini söylerken, işgücü ve konut sektöründeki zayıflığı ön plana çıkarmaya başladı.

Fed Başkanı Powell’ın görev süresinin Mayıs 2026’da sona ereceğini özellikle vurgulamak isteriz. Dünyanın “amiral gemisi” olarak görülen Fed’in bağımsızlığının yeni dönemde zayıflayabileceğine dair endişelere paralel, finansal piyasaların şimdiden bu olasılığı fiyatlamaya başladığı görülüyor. Yeni başkanın, izin verirseniz biraz sert bir benzetmeyle, ‘kamikaze’ tarzında bir politika izleyip faiz oranlarını ekonominin işaret ettiği denge seviyesinin ötesine hızla çekmesi durumunda, kısa vadeli tahvil faizlerinin düşmesi; buna karşın enflasyon endişeleriyle uzun vadeli faizlerin güçlü satış baskısı altında keskin biçimde yükselmesi olası görünüyor.

Uzun vadeli tahvil getirilerinin yükselmesi durumunda, borçlu olan ülkelerin borçlarının çevirmekte oldukça zorlanacaklarını bunun da beraberinde tahvil piyasasında büyük bir kaosun fitilini ateşleme potansityeli taşıyacağından endişe ediyoruz. Mesela son on senede sıfıra yakın hatta negatif faizler ile uzun vadeli borçlanma imkânı bulan Japonya’da enflasyon yükseliyor ama zayıf büyüme nedeniyle faiz artırılamıyor! Pandemi döneminde neredeyse %0 olan 30 yıl vadeli Japon tahvil faizleri bugünlerde %3,2 seviyesine yükselerek rekor kırdığının altını çizelim! Avrupa’nın en büyük ikinci ekonomisi olan ve en çok borca sahip olan ülkesi Fransa’da siyasi kriz yıllardır çözülemiyor, bunun yanı sıra kamu maliyesinin zorda olduğu İngiltere’de uzun vadeli tahviller son 27 yılın zirvesinde yer alıyor. Örnekler artırılabilir lâkin gerçek pek de değişmiyor: Dünya ciddi bir borç yükü ile karşı karşıya.

Dünyanın toplam borcunun dünya milli gelirine oranı son 25 yılda 100 puan artarak %230’dan %325’e çıktı. ABD’nin kamu borcunun GSYH oranı %120, Japonya’nın ise %260! Borç, faizin yüksek seyrettiği dönemlerde daha fazla göze batıyor. Trump’ın bilinçli olarak düşük faiz talep etmesi, borcu çevirmek için bir gereklilik olarak görülse de, ya da ABD dolarını değersiz kılarak ticaret cephesinde rekabet avantajı elde etmek istemesi, bir noktada dönüp dolaşıp Amerikan varlıklarına olan güveni de yerle bir etme potansiyeli taşıyor.

Bu minvalde, yılbaşından bu yana %84 yükselen gümüş ve %61 yükselen altının yolculuğunun henüz bitmediği kanaatindeyiz. Bu rallinin kuvvetle muhtemel Powell’ın görev süresinin dolacağı Mayıs 2026’ya kadar da devam edeceğini düşünüyoruz. Söz konusu döneme kadar, fiat para sistemine karşı (kâğıt ve mürekkep) başkaldırının devam edeceğini düşünüyoruz. Dolara karşı kıymetli metallerin, fiziksel değeri olan gayrimenkulden tutun, büyük bir elektrik enerjisine isteyen kripto paralardan arkasında değer yaratan hisse senetlerine kadar talebin devam edeceğini, lâkin 2026 yılının ikinci yarısında ise büyük çaplı bir kâr realizasyonunu yaşanarak likidasyon eğiliminin başlayacağını, değeri en çok artan varlıklardan başlayarak nakite dönme eğilimini hız kazanacağını düşünüyoruz.

O güne kadar, özellikle, kıymetli metallerde, ara ara kâr satışları görülebilecek olsa da mevcut pozisyonların korunması gerektiğini düşünüyoruz. Bizler oyun planımıza sadık kalarak, gümüş altın rasyosunu evvelki gün 77,52 seviyesine kadar gelmesi ile gümüş uzun pozisyonlarımızı realize ettik. Dün de benzer bir şekilde, altının ons fiyatı, 4,200 – 4,250 dolar aralığındaki hedef bölgemize gelmesi ile kâr al çalıştırarak uzun pozisyonlarımızı realize ettik. Soluksuz yükselen kıymetli metallere yönelik biraz nefeslenme ihtiyacını da gözeterek, yeniden uzun pozisyon açmak için pusuda bekleyeceğiz.

Son günlerde Türk mali piyasalarında egemen olan gerek iç gerekse dış kaynaklı gelişmelere paralel limoni hava dün bir nebze de olsun yerini soluklanmaya terk etti. Son 15 iş gününün 11’ini düşüşle tamamlayan Borsa İstanbul 100 endeksi, teknik manada 10,250 puan seviyesinden tepki vererek dün günü %1,4 yükselişle tamamladı. Artarda yüksek gelen enflasyon verileri ardından TCMB’den beklenen faiz indirimlerinin sekteye uğraması ile son 17 iş günüde %21’den fazla gerileyen bankacılık endeksi, dün tepki alımlarına sahne olamadan günü yatay tamamladı. USDTRY kuru otoritenin kontrolünde 41,83 seviyelerine yükselirken, CDS risk primi ise 270 baz puan seviyesinin hemen altında lâkin son bir ayın zirvesinde kalmaya devam etti. TL tahvil cephesinde ise anlamlı bir fiyat değişimi olmadı.

Dün kabine toplantısı ardından konuşan Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eskişehir’de nadir toprak elementlerine yönelik barit ve florit başta olmak üzere 694 milyon ton kaynak bulunduğunu açıkladı! Dünyanın en büyük 5 üreticisinden birisi olmak istiyoruz diyen Erdoğan ardından, nadir toprak elementleri ve bu alanda bulunan borsa yatırım fonlarını (ETF) de yakından takip etmeye başladık!

ABD borsaları olumlu şirket finansallarının desteği ile dün geceyi yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda da hâkim rengin özellikle çip ve yapay zekâ odaklı hisselerle yeşil olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %1 yükselirken, Kore borsası %2 yükselişle başı çekiyor. Ticaret gerilimlerinin yeniden tırmanmasıyla güvenli liman altın 4,240 dolar ile rekor seviyelere çıkarken, Yen’in dolar karşısında son üç gündür değer kazandığını not edelim. Dolar genel hatları ile baskı altında kalırken, petrol fiyatları Trump’ın Hindistan’ın Rusya’dan petrol alımını durduracağına yönelik açıklaması sonrası düşük seviyelerden toparlandı. ABD’de şirket finansalları açıklanırken, Türkiye cephesinde ise konut sektörü istatistikleri ile TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerini takip edeceğiz.

Sosyal Medyada Paylaş
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ